50.KAF SURESİ (Kaf harfi/45):İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
Kafirlerin sözleri;
2. Doğrusu kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaşırdılar da o kâfirler şöyle dediler: “Bu, çok acayip bir şey!” 3. Ölüp de toprak haline geldikten sonra mı (tekrar dirileceğiz)? Bu, (gerçekleşme ihtimali) uzak bir dönüş!”
——————————————————————————————————————————————–
“İnsanı biz yarattık, Biz ona sinir uçlarından da yakınız”;
15. İlk yaratmada acizlik mi gösterdik! Hayır onlar, yeniden yaratılış hususunda bir kafa karışıklığı içindedirler. İlk yaratma bizi yormuş mu? Aslında onlar, yeniden yaratılış konusunu kapatmaya çalışıyorlar. 16. İnsanı biz yarattık; nefsinin ona neler fısıldadığını biliriz. Biz ona sinir liflerinden daha yakınız.
Açıklamalar 2;
Her şeyimizi borçlu olduğumuz, her an muhtaç olduğumuz ve nasıl dua etmemiz gerektiğini bize öğreten Allah’a açalım ellerimizi de, O’nun dediği gibi “Rabbinize için için yalvararak gizlice dua edin….”(7/55) ayetine göre dua edelim ve sadece O’ndan isteyelim. Allah kendine yönelip “Rabbim” diyene “Buyur kulum” der, dua ve ibadetlerini kabul eder, ödüller verir. İnsan yalnızca Allah’a kulluk eder ve git gide artan bir olgunluk sahibi olur.
İlgili ayetler;
“Kullarım sana beni sorarlarsa, ben onlara yakınım. Beni yardıma çağıranın çağrısına cevap veririm. Onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana güvensinler ki olgunlaşabilsinler.”(2/186), Rabbiniz der ki “Bana dua edin, size olumlu karşılık vereyim…”40/60 “Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; O, içinizde olanları bilir. Yaratan bilmez mi?…. “67/13-14
186. Kullarım beni sana sorarlarsa, ben onlara yakınım. Bana dua edenin duasına karşılık veririm. Onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana güvensinler ki olgunlaşabilsinler. 2/186.
———————————————————————————————————————————————
Ölüm ve hesap;
17. Sağında ve solunda iki kayıt görevlisi oturmuş, kayıt yaparken. 18. kişi ne söylerse söylesin, yanında mutlaka hazır bir gözcü bulunur. 19. Ölüm sarhoşluğu, bütün gerçekliği ile gelir; “işte bu, sürekli kaçındığın şeydir”. 20. (Mezardan kalkış günü) Sûra üflenir; “işte bu da tehdit edildiğin gündür.” 21. Herkes, beraberinde bir sevk görevlisi ve bir şahit ile birlikte gelir. 22. (Cehennemlik olana şöyle denir:) “Bu konuda umursamazlık içindeydin; artık perdeni açtık; bugün gözün keskindir.” 23. Beraberinde olan (sevk görevlisi) der ki: “İşte yanımdaki hazır!”
Açıklamalar 1;
(1). Melekler kalpte olanı bilmez. Sadece yapılan eylemleri ve ağızdan çıkan sözleri bilirler. İçimizde olanı bilen sadece Allah’tır. İnsanlar içlerinden geçen vesvese, hayal, anlık duygular gibi şeylerden değil içlerine yerleştirdikleri iman, küfür gibi şeylerden sorumludur (2/284).
———————————————————————————————————————————————-
Kafirlerin ve müşriklerin nitelikleri;
24. (Her bir cehennemliğin yanındaki iki meleğe şöyle denir:) “Gerçekleri görmezlikten gelen ve bu konuda inatçılık eden herkesi cehenneme atın! 25. İyiliğe engel olup duran, saldırgan ve şüpheci olanları… 26. Allah ile beraber başka bir ilah oluşturanı da çetin bir azaba atın!”
——————————————————————————————————————————————–
Onlara “Cennete esenlik ve güven içinde girin” denir;
31. Cennet ise yanlışlardan sakınanlara uzak olmayacak şekilde daha da yaklaştırılır. 32. (Onlara şöyle denir) “İşte bu (cennet) size vaat edilen şeydir. Daima Allah’a yönelen ve kendini koruyan herkese… 33. İçten içe Rahman’dan çekinen ve ona yönelmiş bir kalp ile gelenlere (yaklaştırılacaktır). 34. Oraya esenlik ve güvenlik içinde girin! Bu, ölümsüzlüğün (başladığı) günüdür.”
——————————————————————————————————————————————–
Allah’a ibadet vakitleri;
39. Sen onların söylediklerine sabret (duruşunu bozma!). Güneşin doğmasından önce de batmasından önce1 de her şeyi güzel yapmasına karşılık Rabbine ibadet et2. 40. Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından da ibadet et.
Açıklamalar 1;
(1). Güneşin doğmasından öncesi gece, batmasından öncesi de gündüzdür. Akşam, yatsı ve sabah namazları gece, öğle ve ikindi namazları da gündüz kılınır. (2). Farz namazların vakitlerini gösteren iki ayet “Namazı kıl!” emriyle başlar (11/114, 17/78). Farz ve nafile namazların vakitlerini birlikte ifade eden ayetlerde ise “tesbih et” ifadesi kullanılır (20/130, 30/17-18, 52/48-49, 76/26). Türkçede tesbih etme fiili yalnızca belli sözlerin tekrar tekrar söylenmesi şeklinde anlaşıldığı için “ibadet et” fiili kullanılmıştır.;
——————————————————————————————————————————————
“Tehdidimden korkanları Kur’an ile bilgilendir”;
44. Bu dönüş, yerin yarılacağı ve insanların kalkıp koşacağı gün gerçekleşecektir. İşte bu (tekrar yaratıp) toplamamızdır, bizim için kolaydır. 45. Biz onların neler söylediklerini iyi biliriz. Sen onlara zorbalık edecek değilsin. Öyleyse tehdidimden korkanları Kur’an ile bilgilendir.
———————————————————————————————————————————————. 51. ZARİYAT SURESİ (Tozutup savuranlar/60): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
Allah’ın yemin ettiği ayetler;
1. Yükseldikçe yükselenlere1, 2. (bu yolda) ağır yük yüklenenlere, 3. (elinden geleni yaparak) kolayca yol bulanlara, 4. (bu maksatla) iş bölümü yapanlara yemin olsun ki, 5, size vaad edilen elbette doğrudur (52/7, 77/7). 6. Her şeyin karşılığının verilmesi işi2 mutlaka gerçekleşecektir. 7. Görkemli ve sağlam yapılı göğe yemin olsun ki, 8. (ey müşrikler) siz (hesap verme konusunda) hakikaten farklı bir söylem içindesiniz.
Açıklamalar 1;
(1). Allah birçok surede olduğu gibi bu surede de değer verdiği şeylere yemin ederek bir başka şeyin önemine vurgu yapmaktadır. Burada dört şeye yemin etmiş ve kıyamet günü ile ilgili vaadlerin gerçekleşeceğine vurgu yapmıştır. O gün Allah’a en yakın olacak kişiler önde olanlardır (56/10-11). Bu ayette ilk yemin edilen “zâriyât ”a “yükselen nefisler” anlamı vermek uygun olur. Hayırda yükselenler, ağır yükler yüklenir, sıkıntılara çözüm bulmaya çalışır ve görev paylaşımı yaparlar. Aynı şey, Saffat, Mürselat, Naziat ve Adiyat surelerindeki yeminler için de uygundur.
(2). Din, Kuran’da insanın kabul edip ona göre yaşamaya söz verdiği sistem anlamına da gelir. Allah’ın dininde boyun eğilen yalnızca Allah’tır ve bunun karşılığı ondan beklenir. Birçok ayette geçen “Din günü” de dünyada yapılanların karşılığının alınacağı Ahiret günüdür.
———————————————————————————————————————————————
Kendilerini bozmamış (erdemli) olanların nitelikleri;
15.Yanlışlardan sakınanlar ise bahçelerde ve pınar başlarında bulunacak, 16. Rablerinin onlara verdiği nimetleri almakla meşgul olacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyi davranan kimselerdi. 17. Geceleri pek az uyurlar1. 18. seher vakitlerinde de bağışlanma dilerlerdi. 19. Onların mallarında, isteyen ve isteyemeyenin hakkı vardı. 20. Kesin bilgi peşinde olanlar için yeryüzünde ayetler (göstergeler) vardır. 21. Kendinizde de ayetler var; görmüyor musunuz?22. Rızkınız da; size vaad edilen2 de göktedir.
Açıklamalar 1;
(1). “Böyle biri mi) yoksa ahiret endişesi ve Rabbinin ikramı ümidiyle gecenin bölümlerinde secde ederek ve kıyamda bulunarak içtenlikle boyun eğen kişi mi (iyidir)? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğru bilgiyi ancak, aklıselim sahibi olanlar kullanırlar ”39/9. “Geceleri Rablerine secde eder ve kıyama dururlar” 25/64,“Onlar (geceleri ibadet için) yataklarından kalkar, korkarak ve (rahmetini) umarak Rablerine dua ederler” 32/16,
Nebimizin şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Gece namazını kılın; çünkü bu sizden önceki sâlih kulların devam ettiği, Allah’a yaklaşmaya vesile olan, günahları örten ve engelleyen bir ibadettir.” (2). Bu ayet, cennetin ve cehennemin yaratılmış olduğunu bildirmektedir.
——————————————————————————————————————————————
Hz. İbrahim ve konukları;
24. İbrahim’in değerli konuklarının haberi sana geldi değil mi? 25. Onun yanına girdiklerinde “Selam!” dediler. O da: “Size de selam olsun. Sizler buralarda tanınmayan kimselersiniz” dedi.
26. Onlara sezdirmeden hemen ailesinin yanına gitti ve besili bir buzağı (pişirtip) getirdi. 27.Onu konukların önüne koydu. (Buzağıya el sürmediklerini görünce) “Yemiyor musunuz?” dedi.
28. Onların bu halinden dolayı bir korku hissetti. “Korkma!” dediler ve ona, ilim sahibi olacak bir oğul müjdesi verdiler. 29. İbrahim’in karısı, çığlık atarak hemen onlara döndü ve ellerini yüzüne vurup şöyle dedi: “Ben kocamış ve kısır bir kadınım ama!” 30. Melekler: “Rabbin böyle dedi. Şüphesiz o, bütün kararları doğru olan ve daima bilendir.” dediler.
31. İbrahim: “Sonraki hedefiniz nedir, ey elçiler?” dedi. 32. Şöyle dediler: “Biz, günaha batmış bir topluluğa gönderildik, 33. üzerlerine (volkanik patlamayla pişmiş) çamurdan taş yağdırmak için. 34. Aşırı davrananlar için Rabbin katında işaretlenmiş taşlar…”. 35. (Daha sonra) Oradaki müminleri (şehrin dışına) çıkardık. 36. Zaten orada -bir ev haricinde- hiçbir Müslüman da bulamadık. 37. Can yakıcı azaptan korkanlar için orada bir ayet (gösterge) bıraktık.
——————————————————————————————————————————————-
“Allah’ın yanına başka ilah katmayın”.
47. Göğü, kudretimizle bina ettik. Biz kesinlikle geniş imkanlara sahibiz. 48.Yeryüzünü de yayıp döşedik, biz ne güzel döşeyeniz! 49. Her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık; belki bilginizi kullanırsınız. 50. Öyleyse (kurtuluş için) Allah’a kaçın! Ben onun tarafından size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım. 51.Allah’ın yanı sıra başka bir ilah oluşturmayın. Ben sizin için, onun tarafından (gönderilmiş) apaçık bir uyarıcıyım.
——————————————————————————————————————————————–
Hz. Peygambere hitap;
54. Öyleyse onlardan (bir süre) yüz çevir; sen bundan dolayı kınanacak değilsin. 55. Sen doğru bilgi ver. Çünkü doğru bilgi inananlara yarar sağlar.
56. Ben, cinleri ve insanları sadece ve sadece, bana kulluk etsinler diye yarattım1. 57. Onlardan hiçbir rızık istemiyorum, bana bir şey yedirmelerini de istemiyorum2. 58. Allah, (her varlığın) rızkını verendir, güçlüdür, sarsılmazdır. 59. Yanlışa dalanların (azaptan) alacakları pay, (kendileri gibi yanlışa dalan) arkadaşlarının payına denk olacaktır; benden bunu acele istemesinler. 60. Tehdit edildikleri günden dolayı, kafirlik edenlerin vay haline!
Açıklamalar 1;
(1). İnsanların ve cinlerin yaratılışının gayesi, Allah’a kulluk etmeleridir. Allah’ın emir ve yasaklarına uygun yapılan her türlü iş ve günlük çalışma da kulluğun kapsamına girer. Kim İblis gibi davranır da Allah’a kulluktan kaçınırsa, cezasını görür.
(2). Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ındır. O hiçbir şeye muhtaç değildir, ama tüm varlıklar ona muhtaçtır.
Açıklamalar 2;
*Niçin ibadet ediyoruz? (51/56): İbadet, “Allah’a karşı kulluk vazifelerini yerine getirmek, Allah’ın emirlerine boyun eğmek” demektir. İbâdet Allah`ın; emirlerini yapıp yasaklarından kaçmak ve rızasına uygun hareket etmektir. Allah biz insanları, kendisini tanıyıp iman etmemiz ve kendisine ibadet etmemiz için yaratmıştır. O, vücudumuzu; gören gözler, işiten kulaklar ve konuşan dil gibi mükemmel organlarla donatmış, diğer canlılardan farklı olarak bize akıl vermiş ve varlıklar arasında seçkin bir konuma yükseltmiş, yaşayabilmemiz için de teneffüs ettiğimiz havadan içtiğimiz suya kadar sayısız nimetler vermiştir.
Peygamberler ve kitaplar göndererek bizlere dünyada ve ahrette mutlu olmanın yollarını göstermiştir. Bu iyiliklere karşılık O’da bizden kendisini tanımamızı ve kendisine ibadet etmemizi istemektedir. Bizde, yaratılış gayemiz olduğu için ve sayısız nimetler verdiği için, bir teşekkür olarak Allah`a ibadette bulunur ve O’na kulluk ederiz.
İbadet görevimizi yapınca hem Allah’a karşı kulluk görevimizi yerine getirmiş, hemde O’nun vermiş olduğu nimetlere karşı teşekkür borcunu ödemiş, hem de O’nun sevgisini kazanmış oluruz. O da bize, dünyada verdiği nimetlerinden daha fazlasını ahrette de verecek ve bizi cennette sonsuz mutluluğa kavuşturacaktır. Kur’an’da yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Ben insi ve cinni ancak beni (îmanla tanıyıp) ibâdet etsinler diye yarattım.”(51/56).
“Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva mertebesine nâil olasınız.” (2/21)
Bu kutsi vazifeyi idrak edebilelim diye Allah, vicdanımıza bazı işaretler koymuş: Babamıza itaat etmeyi vicdanî bir görev sayıyoruz, annemize isyandan sakınıyoruz. Ayet-i kerime bizim vicdanımıza hitap ediyor “Rabbinize ibadet edin” diyor.
İşte Rabbine karşı şükür borcunu hisseden ve idrak eden insan Kur’an’ın; “Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin, Namazı kılın, Ramazan ayında oruç tutun” gibi emirlerini dinleyince aradığını bulmanın huzuruna erer.
İbadet etmemizin hikmeti, faydası nedir? “Niçin ibadet ediyorsun?” un cevabı “Rabbim emrettiği için”. Abd’ın işi ibadettir; emir dinlemek ve yasaklardan sakınmaktır. Kula kulluk yaraşır. İbadetini bu şuurla yapan bir kuluna Rabbinin yapacağı ihsanlar, ikramlar ve Cennette vereceği dereceler ibadetin hikmet yönüdür.
İnsan bedeninin gıdaya ihtiyacı gibi ruhunda iman ve ibadete ihtiyacı vardır. İbadet, ruhu yükseltir ve insanı kötülüklerden sakındırır, ahlâkı olgunlaştırır, imanı korur. İnsan, hayatta karşılaştığı kötü durumlardan ibadetle kurtulur. Çünkü insan ibadeti ile Allah’ın rahmetine sığınır ve huzura kavuşur. İbadetlerin, ruhumuza olduğu gibi bedenimize de birçok faydası vardır.
———————————————————————————————————————————————-
52. TUR SURESİ 49: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,
Allah’ın yemin ettiği ayetler;
1. Tûr dağına1, 2. satır satır yazılı Kitab’a, 3. ki o, açılıp yayılan parşömendedir. 4. Beyt-i Mamur’a2, 5. yükseltilmiş tavana (göğe), 6. ve doldurulmuş denizlere yemin olsun ki 7. Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir. 8. Onu savuşturabilecek hiçbir şey yoktur.
Açıklamalar 1;
(1). Tûr, Hz. Musa’nın ilk vahiy aldığı, Mısır’dan çıktıktan sonra da İsrailoğullarıyla birlikte geri dönüp on emri aldığı dağdır.
(2). İbadetle canlı tutulan mescit beyt-i mamurdur. Melekler, semada bulunan Beyt-i Mamur’un çevresinde tavaf ederler.
———————————————————————————————————————————————–
O gün, yalancılara “Bu da mı sihir! Oraya girip kalın!” denir;
9. Göklerin çalkalanıp duracağı, 10. dağların yürütülüp gideceği günde… 11. O gün, (doğrular karşısında) yalan söyleyip durmuş olanların vay haline!1 12. Onlar, boş işler içinde oynayıp duranlardır. 13. İtilip kakılarak cehennem ateşine atılacakları gün, 14. (onlara şöyle denecek:) “İşte bu, yalan sayıp durduğunuz ateştir. 15. Bu da mı sihir! Yoksa bunu da mı görmüyorsunuz! 16. Oraya girip kalın! İster sabredin, isterse sabretmeyin, sizin için aynıdır. Size sadece yaptıklarınızın karşılığı verilecektir!”
(1). Bu ifade, (77/15-49) ayetler arasında tam on kez tekrarlanır (83/10).
——————————————————————————————————————————————–
Kendini korumuş olanlar cennettedir;
17. Yanlışlardan sakınanlar ise cennetlerde ve nimetler içinde olacaklar. 18. Rablerinin verdiği şeylerin tadına varacaklar. Rableri onları yakıcı ateşin azabından korumuş olacaktır. 19. (Onlara şöyle denecek:) “Ağız tadıyla yiyin için! Bu, yaptıklarınıza karşılıktır.” 20. Sıra sıra dizili sedirlere yaslanacaklar. Ceylan gözlü hurileri de yanlarına (hizmetçi olarak) vermiş olacağız1. 21. İnanan ve soyları da inançta kendilerine uyan kimseler var ya, onların bu soylarını kendilerine katarız. Kendi amellerinin karşılığından bir şey de eksiltmeyiz. Herkes kazandığına bağlıdır.
(1). Cennete giden müminlere hizmetçiler verilecektir. Kadın hizmetçilere huri, erkek hizmetçilere “vildan” denir.
Cehennem azabını çeken Müslümanlar, cennetteki yakınlarının yanına yerleştirilirler. İşte şefaat budur.
——————————————————————————————————————————————–
Hadlerini aşan topluluğun İslam’a iftiraları;
29. O halde sen doğru bilgi ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen, ne kahinsin ne de cinlerin etkisindesin (aksine, vahiy alan bir elçisin). 30. Yoksa şöyle mi diyorlar: “O, bir şair! Başına gelecekleri bekliyoruz1.” 31. De ki: “Bekleyin bakalım, ben de sizinle beraber (sizin başınıza gelecekleri) bekleyenlerdenim!”32. Bunu onlara akılları mı emrediyor, yoksa onlar hadlerini aşan bir topluluk mu? 33. Ya da “Kur’an’ı kendi uydurup söyledi” mi diyorlar? Aslında onlar (kendi söylediklerine) inanmıyorlar. 34. Eğer doğru söyleyen kimseler iseler Kur’an’ın dengi bir söz (bir kitap) getirsinler bakalım. 35. Bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar yoksa yaratıcıları kendileri mi? 36. Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Hayır, onlar (sizinle tartıştıkları konuda) kesin bilgi sahibi değillerdir.
Açıklamalar 1;
(1). Müşrikler Hz. Muhammed’i, Allah ile aralarına koydukları ilahlarına karşı çıkan ve düzenlerini bozan bir şair olmakla suçluyor, er geç ilahları tarafından cezalandırılmasını bekliyorlardı.
———————————————————————————————————————————————
Kafirleri, cezaya uğrayacakları güne kadar kendi başlarına bırak;
45. Artık onları, cezaya çarptırılacakları günle yüzleşinceye kadar kendi hallerine bırak. 46. Kurdukları oyun, o gün onlardan hiçbir şeyi engellemeyecek, onlara yardım da edilmeyecektir. 47. Yanlışa dalanlar için bundan önce (dünyada) bir azap daha var1 ama onların çoğu bunu bilmez. 48. Rabbinin kararı gereği sen sabret (duruşunu bozma); her daim gözümüz senin üzerinde. Kalktığın vakit, her şeyi güzel yapmasına karşılık Rabbine ibadet et. 49. Gecenin bir bölümünde ve yıldızlar geri dönerken2 de ona ibadet et.
Açıklamalar 1;
(1). Sözü edilen azap onlara, belki yanlışlarından dönerler diye hayattayken yapılan uyarıları ifade eder. Bunlardan ders alıp ölmeden önce tövbe eder, doğru yola dönerlerse ahiretteki büyük azaptan kurtulurlar. Bu azabın bir örneğini Firavun yaşamıştır. Musa’ya (a.s.), Harun’a (a.s.) ve İsrailoğullarına bir şey yapamadığını görmek, dünyasını cehenneme çevirmişti (40/46). Ama tevbeyi boğulurken yaptığı için işine yaramamıştı (10/90-91).
(2). “Geri dönme” işi iki şekilde olur: Giden bir şeyin geri dönmesi ya da gelen bir şeyin geri dönmesidir. Yıldızların geri dönmesi de iki şekildedir: 1. Güneşin batmasıyla başlayan ve ufkun 18 derece altına inmesine kadar devam eden dönmedir. Güneş ufkun 18 derece altına inince ufuk tamamen kararmış, yıldızlar ortaya çıkmış ve yatsı vakti bitmiş olur (17/78). 2.si güneşin ufka uzaklığı 18 derecenin altına inince başlar, bu sırada seher vakti girer. Küçük yıldızlar kaybolmaya başlar; Güneşin doğmasına yakın vakitte en parlak yıldızlar da gözükmez olur. Ayetteki “gecenin bir bölümünde” ifadesi de gecenin ortasını yani yatsı sonu ile sabah namazı vaktinin girmesine kadar olan vakti ifade eder. Bu vakit, teheccüd namazının vaktidir. Dolayısıyla bu ayette, gecenin farklı bölümlerinde kılınan farz ve nafile namazlarının vakitleri anlatılmaktadır.
———————————————————————————————————————————————
53. NECM SURESİ (Yıldız/62); İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
Hz. Peygamberin söyledikleri, Cebrail’in getirip ona öğrettiği vahiydir;
1. Ortaya çıktığında o yıldıza (kutup yıldızına) yemin olsun ki, 2. Arkadaşınız doğru yoldan sapmadı, yanlış kurgulara da kapılmadı. 3.O, kendi arzusuna göre konuşmuyor. 4. Konuştuğu o şey, kendisine yapılan vahiyden (Kur’an’dan) ibarettir. 5. Onu ona, pek güçlü olan (Cebrail) öğretti.
6. Heybetli olan (Cebrail)… Gerçek görüntüsü ile doğruldu. 7. O sırada o, en yüksek ufukta1 (Hira Dağında) idi. 8. Sonra yaklaştı ve aşağıya süzüldü. 9.(Muhammed’e) İki zira (yaklaşık bir kol mesafesi) kadar hatta daha da yaklaştı. 10. Sonra o, vahyedeceği şeyi, Allah’ın kuluna (Muhammed’e) vahyetti2.
11. Gördüğü şeyi gönlü yalanlamadı. 12. Şimdi siz, (Muhammed’in) gözüyle gördüğü şey üzerinde onunla tartışıyor musunuz?
Açıklamalar 1;
(1). Mekke’nin çevresindeki en yüksek dağ Hira mağarasının bulunduğu Nur dağıdır. Kabe’den bakıldığında en yüksek ufuk, o dağın tepesidir. Hz. Muhammed, dağın tepesindeki Hira Mağarasında ibadete çekilmişken en tepede Cebrail’i görmüş, daha sonra Cebrail onun yanına inmiş ve ona ilk vahyi iletmiştir. (2). Cebrail, diğer nebiler gibi Allah’ın Hz. Muhammed’e gönderdiği elçidir. Elçinin sözü, onu gönderenin sözü olduğu için Kur’an, Cebrail’in sözü değil, onu, elçi olarak gönderen Allah’ın sözüdür.
Kur’ân’ı Cebrail getirmiştir. Elçinin sözü, onu gönderenin (Allah’ın) sözüdür. (69/38-47)
——————————————————————————————————————————————–
Hz. Muhammed’in, Rabbinin en büyük ayetlerini görmesi;
13. (Muhammed) Cebrail’i (gerçek görüntüsüyle) bir defa daha gördü.14. Sidret’ül-müntehâ’nın1 yakınında. 15. Onun yakınında Cennet’ül-me’vâ2 (yerleşip kalınacak Cennet) vardır. 16. O sırada Sidre’yi (Sidret’ül-müntehâyı) kaplayan şey kaplıyordu. 17.(Muhammed’in) Gözü başka tarafa kaymadı, haddini de aşmadı. 18. O, Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gerçekten gördü.
Açıklamalar 1;
(1). “Sidret’ul-muntehâ”, “en son noktada bulunan sidre ağacı”. Türkçede arap kirazı denen bu ağaç cennette de olacaktır.
(2). Cennet’ül-Me’vâ, müminlere vaad edilen cennettir.
“Kulunu bir gecede Mescid-i Haram’dan alıp, çevresini bereketli kıldığı en uzak mescide (Mescid’ul-aksâ’ya) götüren Allah, eksikliklerden uzaktır. Bu yolculuk, ona bir kısım âyetleri göstermek içindir. O (Allah) işitir ve görür”. (17/1)
———————————————————————————————————————————————-
Her şeyin sonu da başı da Allah’ındır;
24. Yoksa insan umduğu şeye (uydurduğu ilahların desteğine) ulaşabilir mi?1 25. Hayır, Ahiret de Allah’ındır, dünya da. 26. Göklerde nice melek var! Onların şefaati2 ancak, Allah’ın tercih ettiği ve razı olduğu kişi lehine onay vermesinden sonra işe yarar.
Açıklamalar 1;
(1). İnsan kendi arzularına uyarak değil, Allah’ın istediği şekilde yaşayarak doğru yolda olabilir. İyi niyet, yapılan yanlışları meşru kılmaz.
(2). Allah’tan başkasının şefaat yetkisi olmadığı için şefaati ancak onun yetki vereceği kişiler yapabilirler. Ahirette kimileri doğrudan cennete gideceklerdir. Bunlar, büyük günah işlemedikleri veya sevapları günahlarından fazla olduğu için cehennemin hışırtısını dahi duymayacaklardır. Bilerek şirk günahı işlemediği halde günahı sevabından fazla olanlar ise cehennemde cezalarını çektikten sonra cennete gireceklerdir (19/68-72).
“Her kim iyiliğe şefaat ederse (destek verirse) ondan ona pay vardır. Kim de kötülüğe şefaat ederse ondan da sorumluluğu olur. Allah her şeyi korur ve kollar.” (4/85) Bu dünyada meleklerin insanlara böyle destekleri olabilir.
———————————————————————————————————————————————–
Kur’an’a sırtını dönen kimseyle arana mesafe koy;
29. Bizim zikrimize (Kitabımıza) sırtını dönen ve dünya hayatından başkasını istemeyen kişilere aldırma.! 30. Onların bilgi seviyesi işte bu kadar (sadece varsayım)! Senin Rabbin, yolundan sapanları iyi bilir. O, doğru yolda olanları da iyi bilir. 31. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Sonunda Allah, kötülük edenleri yaptıklarına karşılık cezalandıracak, güzel davrananları da en güzeli ile ödüllendirecektir.
———————————————————————————————————————————————–
Güzel davrananlar, büyük günahlardan ve fuhuş çeşitlerinden kaçınanlardır;
32. Onlar, büyük günahlardan1 ve fuhuş çeşitlerinden2 kaçınanlardır ama küçük günahları olabilir. Çünkü Rabbin, bağışlaması geniş olandır3. Yerden (topraktan) oluşturup geliştirdiğinde de analarınızın karnında birer cenin olduğunuzda da sizi en iyi bilen odur. Kendinizi temize çıkarmayın. O, yanlışlardan kimin daha fazla sakındığını en iyi bilendir.
Açıklamalar 1;
(1). Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız diğer kötü davranışlarınızı örter, sizi değerli bir yere sokarız. 4/31
(2) büyük günahlardan ve fuhuş çeşitlerinden uzak duran, öfkelendikleri zaman da bağışlayan kişiler için,42/37
(3). “Ey kendi aleyhinde aşırılıklar yapan kullarım! Allah’ın iyilik ve ikramından ümidinizi kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. O, daima bağışlayan, iyilik ve ikramı bol olandır.39/53
————————————————————————————————————————————————-
“İnsanın kendi çalışmasından başkası, kendine ait değildir”;
38. Hiçbir günahkârın başkasının günahını yüklenmeyeceği, 39. insanın kendi çabası ile yaptığı amelden başkasının kendisinin olmayacağı1, 40. çalışmasının, daha sonra kendisine gösterileceği2, sonra karşılığının ona tam olarak verileceği, 42. varılacak son noktanın Rabbinin huzuru olduğu….
Açıklamalar 1;
(1). Her iki tarafın da kazançlarından bir payı vardır. Allah hesabı çabuk görendir. 2/202
Kim de ahireti ister ve bir mümin olarak onun için gereği gibi çalışırsa, işte onların çalışması karşılığını bulacaktır.17/19
(2). Artık kim zerre kadar iyilik yapmış olsa onu görecektir. Zerre kadar kötülük yapmış olan da onu görecektir. 99/7-8
(3). Allah’ın onayı ve yaratması olmadan hiçbir eylem gerçekleşmez (76/30, 81/29).
———————————————————————————————————————————————–
Allah’ın nitelikleri;
43. güldürenin de ağlatanın da o olduğu, 44. canı alanın da hayat verenin de o olduğu, 45. iki eşi, erkeği ve dişiyi yarattığı, 46. (onları) ölçüsü konduğu sırada döllenmiş yumurtadan1 (yarattığı); 48. zengin edenin de fakir düşürenin de o olduğu, 49. Şi’ra’nın2 Rabbinin de o olduğu, 50. (Nuh kavminden sonra) ilk gelen Âd’ı (Hud’un kavmini) onun helak ettiği, 51. (Salih’in kavmi) Semûd’u da helak edip ondan geriye bir şey bırakmadığı, 52. bunlardan önce de Nuh’un toplumunu yok ettiği -çünkü onlar daha yanlış davranan ve daha çok taşkınlık eden kimselerdi-, 53. altı üstüne getirilen şehri (Lut kavmini) onun yok ettiği, yere batırdığı, 54. Sonra orayı kaplayan şeyin (volkanik küllerin) kapladığı, (Musa’nın ve İbrahim’in sayfalarındaki bu bilgiler ona haber verilmedi mi!). 55. (O kişiye de ki:) Artık Rabbinin hangi nimetinden kuşku duyabilirsin?
(1). insanın ölçüleri döllenme sırasındayken konur. (2). Şi’râ’nın, bir yıldız veya gezegen olduğu konusunda ittifak vardır.
——————————————————————————————————————————————-
Hesap gününü, Allah’tan başkası ortaya çıkaramaz!
56. Bu (kitap) da önceki uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır. 57. Yaklaşmakta olan (hesap günü) yaklaştı. 58. Onu, Allah’ın dışında ortaya çıkaracak biri yoktur. 59. Yoksa bu sözden (Kur’an’dan) dolayı hayrete mi düşüyorsunuz? 60. (Halinize) Gülüyor da ağlamıyor musunuz! 61. Siz dik kafalısınız. 62. Artık Allah’a secde ve kulluk edin1.
Açıklamalar 1;
Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize (Sahibinize) kulluk edin ki yanlışlardan sakınabilesiniz. 2/21
Ey inanıp güvenenler! Rükû edin, secde edin ve Rabbinize kulluk edin! İyi işler yapın ki umduğunuza kavuşasınız. 22/77
Yalnızca Allah’a kulluk ediyorsanız ne Güneş’e secde edin ne de Ay’a, bütün bunları yaratana secde edin. 41/37
——————————————————————————————————————————————– 54. KAMER SURESİ (Ay) 55: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,
Kafirlerin nitelikleri;
O saat (yeniden diriliş saati yaklaştı). Her şey ayan beyan ortaya çıktı. 2. (Kafirlik edenler) Ne zaman bir ayet görseler yüz çevirir ve “Süregelen bir sihir daha!” derler. 3. Onlar yalana sarıldı ve arzularının peşine düştüler. Ama her iş bir yere kadardır. 4. Halbuki onlara, içinde (görevinden) engellenen kişinin de (Nuh’un da) anlatıldığı nice haberler geldi, 5. son derece doğru hükümler (geldi). Ama uyarılar bir işe yaramıyor.
———————————————————————————————————————————————–
O gün “bu ne çetin bir gün!” diyen kafirlerin durumu;
6. Artık onlardan yüz çevir. Çağırıcının, görülmedik bir şeye çağıracağı gün, 7. bakışları korkuyla öne eğik vaziyette kabirlerinden çıkacaklar, etrafa yayılan çekirgeler gibi olacaklar, 8. çağırıcıya doğru hızla koşacaklardır. O kafirler şöyle diyecekler: “Bu pek zor bir gün!”
———————————————————————————————————————————————–
Hz. Nuh ve yola gelmeyen kavmi;
9. Bunlardan önce Nuh’un toplumu da yalana sarılmış, kulumuzu yalanlamış ve “Bu, cinlerin etkisinde.“ demişlerdi; görevini yapması engellenmişti. 10. O da: “Ben yenik düştüm, yardım et!” diye Rabbine yalvarmıştı. 11. Biz de oluk oluk sular aksın diye göğün kapılarını açtık. 12. Yerden de kaynaklar fışkırttık. Böylece kararlaştırılmış bir iş (tufan) için sular birbirine kavuştu.
13. Nuh’u, levhalı ve perçinli bir gemide taşıdık1. 14. Gemi, gözetimimiz altında akıp gidiyordu. Bunu, görmezden gelinen kişiye (Nuh’a) bir ödül olsun diye yaptık.
15. Şurası bir gerçek ki gemiyi, bir ayet (belge olarak bıraktık). Peki, (bu konuda) bir bilgisi olan var mı? 16. (Gördünüz mü) benim azabım ve uyarılarım nasıl olmuş.
17. Biz Kur’an’ı, doğru bilgi edinilmesi için gerçekten kolaylaştırdık. Peki, o bilgiyi alan var mı?
(1). Gemi Allah’ın gözetimi altında ve vahye göre inşa edilmiştir.
———————————————————————————————————————————————-
Ad toplumunun sonu;
18. (Hûd’un toplumu) Âd da yalana sarılmıştı. (Bakın bakalım) benim azabım ve uyarılarım nasıl olmuş! 19. Kötülüğü sürüp giden kara günde üstlerine soğuk ve şiddetli bir rüzgar gönderdik; 20. insanları kaldırıp atıyordu. Sanki onlar köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibiydiler. 21. (Gördünüz mü) benim azabım ve uyarılarım nasıl olmuş! 22. Biz Kur’an’ı, doğru bilgi edinilmesi için gerçekten kolaylaştırdık. Peki, o bilgiyi alan var mı?
———————————————————————————————————————————————-
O gün müminler, ölçüleri koyan hükümdarın katında olacaklardır;
49. Şüphesiz ki biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık. 50. (Sizi öldürüp tekrar diriltme) İşimiz, bir tek emre bakar; (sizin için) göz açıp kapama gibidir. 51. Sizin gibi gruplaşanları helak ettik. Peki, bu bilgiyi alan var mı? 52. Yaptıkları her şey amel defterlerindedir. 53. Küçük, büyük her şey yazıya geçirilmiştir.
54. Kendini yanlışlardan koruyanlar bahçelerde ve ırmaklarda olacak. 55. Doğru olanların makamında, iktidar sahibi hükümdarın (Allah’ın) huzurunda bulunacaklardır.
Açıklamalar 2;
Kader (49) ve Emevi halifelerinde kader inancı:
Kader, ölçü demektir. Kaderini belirlemek, ölçüsünü belirlemektir. Her insanın ölçüleri, ana rahminde belirlenir. (92/4-10)
Allah her şeye bir ölçü koymuştur ve her şeyi bir ölçüye göre yaratır. Kadere iman, Allah’ın her şeyi bir ölçü ile yaratmakta olduğuna imandır. Mümin ölçüsüne uygun davranırsanız Allah sizi mümin yapar, kafir ölçüsüne uygun davranırsanız kafir yapar. Peygambere soruluyor “Hastalanıyoruz, tedavi oluyoruz. Bu, Allah’ın kaderinden kaçmak mıdır?” Diyor ki “O da Allah’ın bir kaderidir.” Allah kural koymuş. Tedavi olursan o bir kaderdir, tedavi olmaz hasta yatarsan o da kaderdir. Seçim senin elindedir. A. Bayındır
Hasan el-Basrî, Ma’bed ve Gaylan; Emevî siyaset algısı ve anlayışına eleştiriler getiren bu üç önemli isimdir. Ortak noktaları, Emevî otoritesinin cebir ideolojisi bağlamında oluşturmuş olduğu kader fikrini reddetmektir. Emevi halifelerinin “İnsan, ezelde kendisi için ne yazılmışsa o hayatı yaşar, yaşamı üzerinde kendi iradesinin etkisi yoktur” şeklindeki kesin hükümlerine karşı Ma’bet (83/702) ve Ğaylan (105/723) isimli İslam alimleri işkence ile ölümü göze alarak “İnsanın kendi yaşamı üzerinde sorumluluğunun olduğunu, kötü iş veya günahın Allah’a isnat edilemeyeceğini savunmuşlardır. Bu konuda özellikle, Hasan Basri’nin “Allah’ın âdil olduğu, kulun ise fiillerinden sorumlu olduğuna dair” kader yorumu önem arz etmektedir.
Zalim Haccac, Ma’bet’i (95/714) attırdığı zindandan getirtir ve “Allah’ın senin için takdir ettiğini nasıl buluyorsun? Senin bağlı olman Allah’ın takdiriyle değil mi?” der. Ma’bed de, “Beni senden başka tutan yok, çöz zincirleri! Eğer Allah’ın takdiri müdâhil olursa, sen doğru söylemiş olursun” der. Sonuç da Haccâc Ma’bet’i işkence ettirerek öldürtür. Ömer bin Abdülaziz’den sonra halife olan halife Hişam’de, Ğaylan’ı yakalatır ve kader konusundaki söylevlerinden dolayı elleri ve ayakları kesilerek işkence ile öldürtür. Fetvayı maaşlı elemanı büyük fıkıhçı imam Evzai verir. Lütfü Cengiz
Gerçek bir mümin, imanının temeline birincisi “Vallahü ala külli şeyin kadir” (Allah her şeye kadirdir, her şeye gücü yeter)” sözünü yazar. Buna iman etmeyen, Allah’a iman etmiş olmaz. 2.cisi, Allah kainatta hiç boşluk bırakmamış, her bir şeyi bir ölçüye bağlamıştır. Yani bir kadere bağlamıştır. Kader ölçü demektir. Allah ölçüsüz iş yapmaz. İşte Kur’an da kader budur.
Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Demek ki Allah, bizim dilememizi dilemiş olduğu için biz diliyoruz. Dilememiş olsaydı ve irade vermemiş olsaydı biz dileyemezdik. Yani Allah bize; akıl verdi, irade verdi, kitap verdi, peygamber görevlendirdi ve bizim neyi dilememiz gerektiğini bizden istiyor demektir. İsteyen iman etsin, isteyen küfretsin diyorsa Rabbimiz, işte bu noktada bizim tercihimiz belirleyici oluyor. İradeyi Allah bize kader kıldı. İrade alanına giren hususlardan örneğin; boyumuzu belirlemek, ne zaman doğacağımız, nerede ne zaman ve nasıl öleceğimiz, güneş nereden doğacak, nereden batacak alanımıza girmez. İslam’a sinsice sokulan yanlış kader anlayışı ise, Rabbimizin biz insanlara verdiği cüzi iradeyi inkar edip insanın sorumluluğunu yok saymaktadır.
Sorumluluğu yok saymak ne belalar açıyor başımıza: Aklı zayıflatıyor, iradeyi zayıflatıyor, zalimlere ve şarlatanlara ise gün doğuyor. En beteri de emeği zayi oluyor. Dünyada yaşayan 2 milyara yakın Müslüman, bu muhteşem kitle “Allah benim için ne yazmışsa sadece o bana gelir” düşünerek, mevcut dünyada insanlığın yatağını belirlemek yerine, başkalarının belirlediği yatakta çöp oluyor. Bela da bu. Oysa gerçek hiç de böyle değil. İşte örnek bir ömür, Allah Resulünün ömrü:
O; yatmadı, uyumadı, emekliye ayrılmadı. Bir ömür boyu koştu, yılmadı, yıkılmadı, çabaladı. Allah aşkına! Nedir bu “Kaderim ne ise o olur, demek”. Bir numarada yaşayan Allah Resulü de bu tarz düşünemez miydi? Medine’ de geçen her 40 gününe bir savaş düşüyor. 23 yılda yaptığı insanlık ve iman hamlesine bakın, icraatına bakın. Hiç boşluk yok. Her şey ince ince hesaplanmış. Kim bilgi toplayacak, kim hedef şaşırtacak, kim rehberlik yapacak, hangi saatte yola çıkılacak, nerelerde mola verilecek, hedefe hangi saatte varılacak. Bir tane boşluk yok ve de “Ben hüzünlerin peygamberiyim” diyor. Koşmaya, Taif’te taşlanmayı, Uhud da ölümü göze almaya ne gerek vardı? Allah Resulünün hayatına bakıyorsunuz, bir de bugün kader adı altında takdim edilenlere. Aklı zayıflatan, iradeyi yok sayan, zalimlere ve şarlatanlara gün doğduranlara bakıyorsunuz. Birde, Kur’an’a dönüştürülmüş rivayet kültürüne bakıyorsunuz. İnsan için bir sorumluluk kalmamış oluyor. Allah buyuruyor “Biz insanı…yıpratıcı bir imtihandan geçireceğiz; o nedenle onu dinleyen ve gören bir varlık haline getirdik. Ona doğru yolu gösterdik; ister görevini yapar, isterse o yolu görmezlikten gelir” İnsan 76/2-3.
İlgili ayetler: “Yapması gerekeni yapan Rabbinin gösterdiği yola girer. Allah gerekli desteği vermezse yapabileceğiniz bir şey yoktur. O, görevini yapanı ikramı ile kuşatır. Yanlış yapanlar için de acıklı bir azap hazırlamıştır. 76/29-3.1
“Allah sapıklığı tercih edeni sapık sayar, hidayeti tercih edeni de yoluna kabul eder. …”14/4
“Allah doğru yolu gösterir. Yolun eğrisi de vardır. Allah, zorlayıcı tercih etseydi hepinizi yola getirirdi”. 16/9
“Yapıp ettiklerini ve eserlerini de yazmaktayız. Tuttuğumuz her kayıt, açık bir defterdedir”. 36/12 M. İslamoğlu
“Kadere iman var demek, insanın özgür iradesi yoktur demektir. Allah’ın onun alnında yazdığından başka bir şey yapamaz demektir. İnsanın bütün işlerini Allah yapar demek, Allah’a iftiradan başka bir şey sayılmaz. Bütün Müslümanları asırlarca perişan eden sorumsuzca davranmalarının sebebi bu yanlış inançtır. Bu yanlış inancın cezasını çekiyorlar. Memlekette ve İslam dünyasında bu kadar akıl almaz bozuklukların ve bozgunculukların baş nedeni kadere inanmanın getirdiği sorumsuzluk duygusundan başka bir şey değildir”. H. Atay
———————————————————————————————————————————————-
55. RAHMAN SURESİ (İyilikleri sonsuz/78); İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
İnsan, Allah’ın verdiği nimetlerden hangisini yalanlayabilir?
1. Rahman (iyiliği sonsuz olan Allah)1, 2. Kur’ân’ı öğretti2. 3. İnsanı yarattı. 4. Ona, kendini ifade etmeyi öğretti. 5. Güneş ve Ay, (her açıdan) bir hesaba3 göredir. 6. Yıldızlar ve ağaçlar secde eder4 (boyun eğer)’ler. 7. Rahman göğü yükseltti ve mizanını (dengesini kurdu). 8. Bunu denge konusunda haddi aşmayasınız diye yaptı. 9. Bütün ölçüleri hakka uygun olarak yapın. Dengeyi bozmayın.
10. Rahman, yeri (insanlar, cinler ve diğer) canlılar için donattı. 11. Orada her türlü meyve ve kapçıklı hurmalar vardır. 12. Kabuklu tahıllar ve güzel kokulu bitkiler vardır.
13. (Ey insanlar ve cinler!) O halde Rabbinizin hangi nimetleri karşısında yalana sarılıyorsunuz? 14. İnsanı, çanak çömlek gibi kurumuş bir çamurdan yarattı. 15. Cinleri de ateşli bir karışımdan yarattı. 16. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz! 17. O, iki doğunun (en erken ve en geç doğuş noktalarının) Rabbidir, iki batının (en erken ve en geç batış noktalarının) da Rabbidir5.
18. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz!
Açıklamalar 1;
(1). Rahmân “rahmeti her şeyi kuşatan” demektir. Bu özellik Allah’tan başkasında olmayacağı için kelimeyi “iyiliği sonsuz” diye çevirdik (1/1-3).
(2). Kur’an’ı Allah’ın elçisi sıfatıyla melek Cebrail getirmiş (69/40, 81/19) ve onu Nebîmiz Hz. Muhammed’e öğretmiştir (53/5). Allah’ın Kur’an’ı öğretmesi, bu şekilde olmuştur.
(3). Güneş ve Ay’ın dünya ve diğer gök cisimlerine olan uzaklıkları ve hareketleri ince bir hesaba göre düzenlenmiştir.
(4). Secdenin kök anlamı eğilmedir (Müfredat). Bu sebeple Güneş, Ay, gezegenler, dünya ve yıldızlar arasında oluşan eğimler ve ona bağlı olarak gölgenin uzayıp kısalması, “secde” kelimesiyle ifade edilmiştir. Bazı ayetlerde sadece itaat anlamında, bazılarında da itaat ile birlikte fiziki eğilme anlamında kullanılır. Nitekim namazda, ayaklar, eller ve dizler üzerindeyken alnı yere koymak da Allah’a itaat ederek eğilme anlamındaki secdedir.
(5). Güneş, yılın altı ayı boyunca, her gün farklı noktalardan doğar ve batar. 21 Aralık’tan 21 Haziran’a kadar doğuş noktaları sürekli kuzeye kayar, 21 Haziran’da en uç doğuş ve batış noktalarına ulaşır. Sonra geri döner ve 21 Aralık’a kadar sürekli güneye kayar. 21 Aralık’ta en uç doğuş ve batış noktalarına ulaşır. Bu yüzden 21 Haziran ve 21 Aralık tarihlerine “gündönümü” denir. İki doğu ve iki batı işte bu gündönümü noktalarıdır.
————————————————————————————————————————————————
Yeryüzünde bulunan herkes geçicidir;
26. Yeryüzünde bulunan bütün canlılar fanidir. 27. Azametli ve ikramı bol olan Rabbinin varlığı ise bakidir. 28. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz!
29. Göklerde ve yerde olanlar (ihtiyaçlarını) ondan isterler. O, her gün her şeyle ilgilenmektedir. 30. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz!
31. Ey ağır yük1 yüklenen iki varlık (insanlar ve cinler! Yakında size vakit ayıracağız (hesap soracağız). 32. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz!
33. Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin çaplarından geçip gidebilirseniz geçin gidin. Ama elinizde bir güç olmadan geçip gidemezsiniz. 34. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz! 35. (O güç olmadan gidemezsiniz çünkü oralarda) üzerinize ateşin dumansız alevi ve alevsiz dumanı gönderilir. O durumda birbirinize yardım edemezsiniz. 36. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz!
37. Gök yarılıp da kızgın yağ gibi kızıl bir gül görüntüsüne dönüştüğü zaman, 38. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz! 39. İşte o gün, insanlara ve cinlere, günahları sorulmaz2. 40. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz! 41. Suçlular görünümlerinden tanınır. Sonra perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. 42. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz! 43. İşte bu, suçluların yalan saydıkları cehennem ateşidir. 44. Onlar, onunla yüksek derecede kaynar su arasında gidip gelirler. 45. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz!
46. Rabbinin huzuruna (günahla) çıkmaktan korkan kişi için iki cennet vardır. 47. (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayıyorsunuz!
78. Azametli ve çok cömert olan Rabbinin adı pek mübarektir! (43/85).
Açıklamalar 1;
(1). Ağır yük, insanların ve cinlerin yüklendiği imtihan yüküdür. (2). Yapıp ettikleri her şey, amel defterlerinde yazılı olacağı için neler yaptıkları onlara sorulmayacak ama niçin yaptıkları sorulacaktır. Yani suçlular yapıp ettiklerinin hesabını vereceklerdir.
——————————————————————————————————————————————–
56. VAKIA SURESİ (Olan, ortaya çıkan/96): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
O günde insanlar üç sınıf olurlar;
1. Gerçekleşecek olan (yeniden diriliş) gerçekleştiği zaman; 2. onun gerçekleştiğini yalan sayacak kimse olmaz1. 3. O olay, (kimini) alçaltacak, (kimini de) yükseltecektir2.
4. Yer çalkalanıp yerinden oynadığı, 5. dağlar paramparça edilip 6. yayılmış toza toprağa dönüştüğü, 7. ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman, 8. sağ tarafta olanlar… Kimlerdir sağ tarafta olanlar? (90/12-18). 9. Sol tarafta olanlar… Kimlerdir sol tarafta olanlar? (90/19-20). 10. Bir de önde olanlar vardır, hep önde olanlar!
Açıklamalar 1;
(1). O gün insanlar öyle bir halde olacak ki bunu yalanlamaları mümkün olmayacaktır. (2). O gün, kâfirler alçalacak, müminler de yükselecektir.
———————————————————————————————————————————————–
Önde olanların ahrette ağırlanma biçimi;
11. Onlar, Allah’a yakınlığı onaylanmış kimselerdir1. 12. Nimetlerle dolu cennetlerde olacaklardır (10/9, 22/56). 13. Onlar, çoğunluğu öncekilerden2 olan bir topluluktur; 14. birazı da sonrakilerdendir3.
15. Mücevherlerle işlenmiş sedirlere kurulacak, 16. karşılıklı olarak onlara yaslanacaklar. 17. Ölümsüzleştirilmiş erkek hizmetçiler çevrelerinde dolaşacak, 18. testiler, ibrikler ve kaynağından doldurulmuş kadehlerle… 22. Bir de ceylan gözlü huriler4 (dolaşacak).
24. (Bütün bunlar) Yaptıklarına karşılık onları ödüllendirmek içindir. 25. Orada boş söz ve günaha sokan bir şey işitmeyecekler. 26. (İşitecekleri) sadece “selam selam” sözleri (esenlik ve güvenlik içeren sözler) olacak (19/62).
Açıklamalar 1;
(1). “Önde olanlar” dünyadaki çalışmaları sebebiyle, Allah’ın yanında itibarı ve değeri yüksek olanlardır. Özellikleri diğer surelerde anlatılmaktadır (23/57-61,35/32). Bunlar cennette, yüksek yerlerde kalacaklar, kendilerine has bir çeşmeden içecekler (83/28); huzur ve nimetlerle dolu bahçelerde ağırlanacaklardır (56/88-89).
(2). Önde olanların büyük bir bölümü, Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar gelmiş olan nebilerin ümmetlerindendir.
(3). Önde olanların az bir kısmı da Hz. Muhammed’den kıyamete kadar devam edecek olan son ümmetten olacaktır. (4). Huriler, cennete giden kadının ve erkeğin yakın çevresinde olan dişi hizmetçilerdir. Vücutları örtülü, gözlerini hizmet ettikleri kişilerin üzerinden ayırmayan huriler (37/48-49, 55/56-72), ilk kez cennette yaratılmış olacak (56/36), üst seviyede hizmet sunacak ve birbirleriyle aynı yaşta olacaklardır (78/3).
———————————————————————————————————————————————-
Uğurlu olanlar sınıfının ahrette ağırlanma biçimi;
27. Defteri sağdan verilenler… Kimlerdir defteri sağdan verilenler?1 28. Onlar; dikensiz sidre ağaçları (Arabistan kirazı), 29.meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları arasında, 30. ve uzayıp giden gölgeliklerde, 31.çağlayan su başlarında, 32. çokça meyveler,……. 38. Bunlar, defteri sağdan verilenler içindir. 39. Onlar (defteri sağdan verilenler), hem öncekilerden oluşan büyük bir topluluktur; 40. hem de sonrakilerden oluşan büyük bir topluluktur2.
Açıklamalar 1;
(1). Defteri sağından verilenlerin hepsi cennete gider ve oranın nimetlerinden yararlanırlar. Ancak hepsi aynı konumda olmazlar (17/21). Allah, kendi yolunda malı ve canıyla elinden geleni yapanları, özürsüz olarak oturup kalanlarla bir tutmayacak, vereceği büyük bir ödülle diğerlerinden üstün kılacaktır (4/95-96). 2).56/10-14 de, önde gelenlerin büyük bir bölümünün önceki ümmetlerden, az bir bölümünün de Hz. Muhammed’in ümmetinden olacağı, burada ise defteri sağdan verilenlerin, her iki taraftan da büyük bir bölümü oluşturacağı bildirilmiştir.
——————————————————————————————————————————————-
Uğursuz olanların hesap günü ağırlanma biçimi;
41.Defteri soldan verilenler… Kimlerdir defteri soldan verilenler? 42. Onlar, iliklerine kadar işleyen ateş ile kaynar su arasında 43. ve kapkara bir dumanın gölgesinde olacak olanlardır. 44. (O gölge) ne serinletici ne de ferahlatıcıdır.
45. Onlar bundan önce kendilerine verilen nimetlerle şımarmış kimselerdi. 46. O büyük günahta (şirkte) ısrar ederlerdi. 47. Şöyle derlerdi: “Ölüp de toprak ve kemikler haline geldikten sonra mı! Biz gerçekten tekrar diriltilecek miyiz! 48. Geçmiş atalarımız da mı !”
49. Onlara de ki: “Öncekiler de sonrakiler de, 50. bilinen günün belirlenen vaktinde (diriltilip), kesinlikle bir araya toplanacaklardır.” 51. Sonra siz, ey yalan söyleyip duran sapkınlar! 52. Kesinlikle zakkum ağacından yiyeceksiniz. 53. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız. 54. Üzerine kaynar sudan içeceksiniz. 55. Susuzluktan yanıp kavrulmuş develerin içmesi gibi içeceksiniz.
56. Bu, her şeyin karşılığını bulacağı1 günde onlara verilen ziyafettir!
Açıklamalar 1;
(1). Din, “âdet, durum; yapılan işe karşılık vermek ve verilen karşılık, itaat (boyun eğme)” anlamlarına gelir. Din, Kuran’da insanın kabul edip ona göre yaşamaya söz verdiği sistem anlamına da gelir (3/19). Eğer bu din Allah’ın dini ise boyun eğilen yalnızca Allah’tır ve karşılığı ondan beklenir. “Din günü” de dünyada yapılanların karşılığının alınacağı Ahiret günüdür.
——————————————————————————————————————————————–
Allah’ın insanlar için var ettiği nimetler;
57. Sizi biz yarattık, (ahirette olacakları) keşke kabul etseniz! 58. Boşalttığınız meniyi hiç düşündünüz mü? 59. Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz? 60. Biz aranızda ölümün ölçüsünü koyduk; kimse bizden kaçıp kurtulamaz. 61. Bunu, görüntünüzü değiştirmek ve bilmediğiniz bir görüntüde sizi yeniden yapılandırmak için yazdık. 62. Şimdiki yapınızı iyi biliyorsunuz. Keşke elinizdeki bilgileri kullanıp da aklınızı başınıza alsanız? 63. Yaptığınız tarıma da baktınız mı? 64. O bitkileri bitiren siz misiniz, yoksa biz mi bitiriyoruz? 65. Onları kuru ota dönüştürmeye gerek görsek dönüştürürüz, o zaman da şaşırıp kalırsınız.
66. “Emeklerimiz yok oldu; 67. Artık yoksul kimseleriz” dersiniz. 68. İçmekte olduğunuz suya baktınız mı? 69. Onu bulutlardan siz mi indiriyorsunuz, yoksa indiren biz miyiz? 70. Gerek görsek o suyu, tuzlu ve acı yapardık. Keşke sorumluluklarınızı yerine getirseniz! 71. Tutuşturduğunuz ateşi de mi düşünmediniz? 72. Onun ağacını siz mi oluşturuyorsunuz yoksa oluşturan biz miyiz? 73. Biz ateşi, hem bilgi konusu hem ihtiyacı olanlar için yararlı bir şey haline getirdik. 74. Öyleyse Yüce Rabbinin adını her türlü eksiklikten uzak tut.
——————————————————————————————————————————————-
Korunmuş olan bu kitaba meleklerden başkası dokunamaz;
75. Yok yok! Yıldızların bulunduğu yere1 yemin ederim, 76. Bilseniz o, pek büyük bir yemindir. 77. (Yıldızların bulundukları yerde olan) değerli bir Kur’an’dır. 78. Korunmuş bir kitapta (saklı bir levhadadır). 79. Ona, tertemiz olanlardan (meleklerden) başkası dokunamaz2.
80. O, varlıkların Rabbi (Sahibi) tarafından indirilmiştir. 81. Şimdi siz, bu sözlere karşı yağcılık (iki yüzlülük) yapıyor, 82. Söylediğiniz yalanları geçim kaynağı haline mi getiriyorsunuz?
Açıklamalar 1;
(1). Yıldızların bulunduğu yer birinci kat semadır.
(2). Güneşin yörüngesinde olanlara yıldız denir. Bunlar, birinci kat semanın süsleridir. Orası Mele-i A’lâ yani büyük meleklerin toplanma yeridir. Şeytanlar oraya yaklaştırılmazlar. Kur’an’ın yazılı olduğu levha, orada korunmaktadır. Ona sadece melekler dokunabilir. Maalesef bu ayet, Kur’an’a abdestsiz, cünüp olanların, adetli ve lohusa kadınların dokunamayacağının delili sayılır. Bunun böyle bir hükmün delili olamayacağı kesindir
Konunun elimizdeki Kur’an ile bir ilgisi yoktur. Kur’an okumak için abdest almaya ihtiyaç yoktur. Cünüp, adetli, lohusalık durumlarında olanlar istedikleri anlarda Kur’an okuyabilirler.
———————————————————————————————————————————————
Kişinin ölüm anı;
83. Canı boğazına gelmiş kişiyi bir düşünseniz! 84. O vakit siz bakakalırsınız. 85. Biz ona, sizden daha yakınız ama göremezsiniz. 86. Size boyun eğdirilmemişse1… 87. Ve iddianızda samimi iseniz o canı geri çevirirsiniz.
88. Eğer ölen kişi Allah’ın yakın saydıklarından ise… 89. Huzur, güzel kokular ve nimetlerle dolu bahçeler onu bekler. 90. Eğer uğurlu sınıftan ise… 92. Ama eğer yalancı sapkınlardansa, 93. Kaynar suyun yanına yerleşir, 94. Ayrıca ateş yığınında kızarırlar. 95. Bütün bunlar, doğruluğu kesin olan bilgilerdir. 96. Öyleyse Yüce Rabbinin adını her türlü eksiklikten uzak tut.
Açıklamalar 1;
(1).Bu söz, ‘Allah’ın koyduğu ölçülerin dışında hayat sürebiliyor, tabiat kanunlarının dışına çıkabiliyorsanız’ anlamına gelir. Örneğin su içmek, nefes almak, doğmak ve ölmek gibi konularda insan, tam anlamıyla boyun eğmiştir. Ancak insanın tercihine bırakılmış konular da vardır ki bunlar insanın imtihanıdır.
“O gün Rabbinin vereceği azabı kimse veremez, O’nun vuracağı bağı da kimse vuramaz” 89/25-26, Vakıa 56/92-94.
———————————————————————————————————————————————- 57.HADİD SURESİ (Demir/29): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
Allah’ın nitelikleri;
1. Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ı tesbih eder (ona boyun eğer)1. O, daima üstün ve bütün kararları doğru olandır. 2. Göklerin ve yerin hakimiyeti onundur. Hem hayat verir hem de öldürür. O, her şeye bir ölçü koyandır. 3. O, evvel (varlığının başlangıcı olmayan), âhir (varlığının sonu olmayan), zâhir (varlığı açık olan)2 ve bâtın (hiçbir varlığın tam manasıyla kavrayamayacağı yapıya sahip) olandır. O, her şeyi bilendir. 4. O, gökleri ve yeri altı günde yaratan sonra da arşa (yönetimin başına) geçmiş olandır. Yere ne girer ve yerden ne çıkarsa, gökten ne iner ve göğe ne yükselirse hepsini bilir. Nerede olursanız olun o, sizinle beraberdir. Allah, yapmakta olduğunuz şeyleri görendir. 5. Göklerin ve yerin hakimiyeti onundur. Bütün işler Allah’a (onun onayına) arz edilir3. 6. O, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar4. O, içinizde olanları (sırlarınızı) bilendir.
Açıklamalar 1;
(1). Gökler, yer ve onlarda bulunan her şey Allah’ın koyduğu kurallara gönüllü olarak boyun eğer. İmtihan için yaratılan insanlar ve cinler ise imtihan konusu olan işlerde serbest bırakılmışlardır. Bunun dışındaki alanlarda; örneğin yeme, içme, giyinme, barınma, dinlenme ve benzeri konularda; Allah’ın doğada koyduğu kanunlara boyun eğmeden yaşayamazlar.
(2). Herkes kendi vücudunda ve yaşadığı çevrede yaptığı gözlemlerle Allah’ın varlığı ve birliği konusunda kesin bir kanaate ulaşır. Bu konu hem Kur’an’da hem de önceki kitaplarda belirtilmiştir.
(3). Allah her şeye bir ölçü koyar ve her oluşum, Allah’ın emriyle başlar. Bir şeyin önce şartları ve ölçüsü, sonra kendisi oluşturulur. Yapmak istediğimiz şeyleri de ancak Allah’ın onayı ve şartları oluşturmasıyla uygulamaya koyabiliriz. Kainattaki diğer tüm olaylar da böyledir. Her iş Allah’ın ol demesiyle başlayıp onun onaylamasıyla sonuçlanır.
(4). Gece ile gündüz, Güneş ve Ay gibi, kendilerine ait yörüngelerde dolaşan ayrı varlıklardır. Dünya’nın Güneş ile yaptığı açının daima değişmesi, gece ile gündüzün uzayıp kısalmasına sebep olur. Gece gündüzün içine girince gece kısalır, gündüz uzar. Gündüz gecenin içine girince de gece uzar, gündüz kısalır.
————————————————————————————————————————————————
Müminlere hitap;
7. Siz, Allah’a ve resulüne (kitabına) inanıp güvenin ve Allah’ın sizi yetkili kıldığı mallardan hayra harcayın (2/195, 63/10). Sizden inanıp güvenen ve hayra harcama yapanlar için büyük bir ödül vardır (2/261-262).
8. Size ne oluyor ki Allah’a inanıp güvenmiyorsunuz? Oysa bu resul (Kur’an) sizi Rabbinize inanıp güvenmeye çağırıyor. Üstelik Allah, sizden kesin söz almıştır (5/7, 7/172). Eğer inanan kimselerseniz (sözünüzde durursunuz). 9. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarması için kuluna açık ayetleri indiren odur. Şüphesiz Allah, size karşı pek şefkatlidir, ikramı boldur.
10. Size ne oluyor ki Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz! Halbuki göklerin ve yerin bütün mirası (gerçek sahipliği) Allah’a aittir. Sizden, Fetih öncesi hayra harcayan ve savaşan kişiler, (diğerleriyle) bir olmaz. Bunların dereceleri, Fetih’ten sonra hayra harcayan ve savaşanlarınkinden yüksektir. Yine de Allah her birine (yaptıklarının) en güzeliyle karşılık vermeyi vaat etmiştir1. Allah, yaptıklarınızın iç yüzünden haberdardır. 11. Kim Allah’a güzel bir ödünç verirse Allah ona kat kat fazlasını verir. Ona, değerli bir ödül daha vardır.
Açıklamalar 1;
(1). Ahirette herkes amellerine göre farklı konumlarda olacaktır (4/95-96, 17/21).
Yaptığının en güzeli ile karşılama sözü verilenler (57/10):
Mahşer yerinde; büyük günah işlememiş veya sevabı çok olanlar hiçbir sıkıntı çekmeyeceklerdir:
“Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. Bu, kötü davrananları yaptıklarına karşılık cezalandırsın; güzel davrananları da daha güzeli ile karşılasın diyedir. Onlar, günahların büyüklerinden ve fuhuş çeşitlerinden kaçınanlardır…” (53/31-32)
“Önceden daha güzeli ile karşılama sözü verdiklerimiz Cehennemden uzak tutulacaklardır. O büyük dehşet onları üzmeyecek, ölümsüz olarak canlarının çektiği şeyler içinde olacaklardır Melekler “bu, size söz verilen gündür” diyeceklerdir”(21/101-103)
———————————————————————————————————————————————-
O günde müminlerle münafıkların durumları;
12. Gün gelecek, mümin erkeklerle mümin kadınları, ışıkları önlerinden ve sağlarından yayılır halde göreceksin. (Onlara şöyle söylenilecek:) “Bugün sizin müjdeniz, içinden ırmaklar akan ve ölümsüz olarak kalacağınız cennetlerdir. Büyük başarı işte budur!”
13. O gün münafık erkeklerle münafık kadınlar, iman etmiş olanlara: “Bize bakın da ışığınızdan yararlanalım!” diyecekler. Onlara: “Arkanıza (dünyaya) dönün de (orada) ışık arayın!” denecek ve aralarına bir sur çekilmiş olacak. O surun bir kapısı vardır; iç tarafında her türlü ikram (Cennet), dışında, ön tarafında ise azap (Cehennem) vardır.
14. Münafıklar: “Biz sizinle beraber değil miydik?” diye haykırırlar. Müminler: “Evet ama siz (ikiyüzlülük ederek) kendi başınızı yaktınız. (Bize bela gelmesini) beklediniz, kuşku duydunuz; kurgularınız Allah’ın emri (ölüm) gelinceye kadar sizi aldattı; çok aldatıcı (insan ve cin şeytanları) da sizi Allah ile aldattı. 15. Onun için bugün sizden de kafirlik etmiş olanlardan da bir fidye alınmayacaktır. Kalacağınız yer ateştir, o sizin en yakınınızdır (sizi sarmıştır). Ne kötü hale gelmektir o!”
16. Kendini inanıp güvenmiş (mümin) sayanların kalplerini, Allah’ın Zikrine (Kitabına) ve o gerçekten süzülen hikmetlere bağlamalarının zamanı gelmedi mi? Sakın daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar; üzerlerinden uzun zaman geçmişti de kalpleri katılaşmıştı. Onların çoğu yoldan çıkmıştır
————————————————————————————————————————————————-
O günde, müminlerin ödülü; .
17. Bilin ki Allah, (sadece insanlara değil) ölümünden sonra toprağa da hayat verir. Bu ayetleri size aklınızı kullanasınız diye açıklıyoruz. 18. Allah’a güzel bir ödünç vererek sadaka (zekat) dağıtan erkeklerle kadınlara, karşılıkları kat kat verilecektir. Onlar için büyük bir ödül vardır. 19. Allah’a ve elçilerine inanıp güvenenler, Rableri katında özü sözü doğru ve şahit sayılacak kimselerdir. Onların hem alacakları ödül hem de ışıkları (nurları) vardır. Ayetlerimiz karşısında yalan yanlış şeylere sarılarak ayetleri görmezlikten gelenler ise cehennem ahalisidir.
——————————————————————————————————————————————–
Dünya hayatı;
Bilin ki dünya hayatı bir oyun, bir oyalanma, bir süs, mallar ve çocuklarla övünme yarışından ibarettir. Bu hayat, bitirdiği bitkilerle çiftçileri hayran bırakan bereketli yağmura benzer. Sonra bitki kurur; onu sararmış görürsün, arkasından da çer-çöpe dönüşür. Ama Ahirette (öbür dünyada) hem ağır bir azap hem de Allah’ın bağışlaması ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir yararlanma dışında bir şey değildir.
——————————————————————————————————————————————-
Cenneti elde etmek için yarışma;
21. Rabbiniz (Sahibiniz) tarafından bağışlanmayı ve genişliği göklerle yerin arası kadar olan Cennet’i elde etmek için yarışın. Orası Allah’a ve elçilerine inanıp güvenenler için hazırlandı. İşte Allah’ın ikramı budur; onu, yapması gerekeni yapan kişilere verecektir. Allah, büyük ikram sahibidir.
——————————————————————————————————————————————-
Cimrilik ve övünme;
22. Yeryüzünde veya kendinizde meydana gelen bir tek olay yoktur ki onu ayrı bir varlık olarak yaratmamızın öncesinde bir deftere kaydedilmiş olmasın. Bu, Allah’a göre kolaydır. 23. Bunun böyle olması, kaybettiğinize üzülmeyesiniz, Allah’ın verdiği şeyle de şımarmayasınız1 diyedir. Allah, kendini bir şey zannedip övünen hiç kimseyi sevmez.
24. Onlar, cimrilik eden ve insanlardan da cimrilik etmelerini isteyen kimselerdir. Allah’tan yüz çeviren çevirsin; Allah’ın kimseye ihtiyacı yoktur, yaptığını da güzel yapar.
Açıklamalar 1;
(1). İster iyilik olsun ister kötülük, başımıza gelen her şeyin Allah’ın onayıyla olduğunu bilmemiz gerekir. Bunu bilen biri, kötü duruma düşünce, “Başıma bu nasıl gelir?” diye üzülmez, iyi noktalara gelince de “Bu benim hakkımdır!” diye şımarmaz. Onun yapacağı tek şey, yanlışları varsa onları düzeltmeye çalışmak ve geleceğe odaklanarak imtihanı kazanmaya bakmaktır.
———————————————————————————————————————————————-
Allah Teala; elçiler göndermiş, kitabı ve dengeyi indirmiştir;
Şurası kesin ki elçilerimizi açık belgelerle gönderdik; beraberlerinde Kitab’ı ve dengeyi (mîzanı)1 indirdik ki insanlar her şeyin hakkını versinler. Pek sert olan ve insanlara birçok faydası olan demiri de Biz indirdik2. Bunlar, dinine ve elçilerine kimin içten destek olduğunu Allah’ın bilmesi içindir. Allah güçlüdür, her işin üstesinden gelir.
(1). Mizan, Allah’ın tüm varlıklara koyduğu ve insanların uymasını istediği dengedir.
———————————————————————————————————————————————-
Hz. İsa ve ruhbanlık;
27. Sonra onların izlerini takip eden elçilerimizi peş peşe gönderdik; Meryem oğlu İsa’yı da onların ardından gönderdik ve ona İncil’i verdik. Ona uyanların gönüllerine şefkat ve iyilik duyguları yerleştirdik. Ama kendilerine yazmadığımız bir ruhbanlık uydurdular. Niyetleri sadece Allah’ın rızasını kazanmaktı fakat onu gereği gibi yapmadılar. İçlerinde inanıp güvenmiş olanlara ödülünü veririz ama çoğu yoldan çıkmıştır.
———————————————————————————————————————————————–
Müminlere hitap;
28. Ey inanıp güvenenler! Allah’tan çekinerek kendinizi koruyun ve O’nun elçisine tam güvenin ki size ikramından iki pay versin, içinde yürüyeceğiniz bir ışık (nur) oluştursun ve sizin durumunuzu düzeltsin. Allah bağışlar ve ikramı boldur. 29. Ehl-i Kitap (Kitaplarında uzman olan kişiler), Allah’ın yapacağı ikramdan1 herhangi bir şeyi kendilerinin belirleyemeyeceğini bilmelidir. Bütün ikramlar Allah’ın elindedir; onu tercih ettiğine yapar; Allah büyük ikram sahibidir.
Açıklamalar 1;
(1). Kimi nebi olarak seçip kitap indireceği konusunda önceki kitap ümmetlerinin Allah’a karşı bir söz hakkı yoktur. Onların sorumluluğu, yeni gelen kitaba uymak ve onu desteklemektir. “Size Kitap ve Hikmet veririm de daha sonra elinizde olanı tasdik eden bir elçi (bir kitap) gelirse kesinlikle ona inanacaksınız ve destek olacaksınız. Bunu kabul ettiniz mi? Bu ağır yükü (ısr) yüklendiniz mi?’. Onlar: ‘Kabul ettik!’ demişlerdir. Allah: ‘Siz buna şahit olun, sizinle beraber ben de şahidim.’ demiştir. Bundan sonra sözünden dönen olursa onlar yoldan çıkmışlardır.” (3/81-82)
——————————————————————————————————————————————–
58. MÜCADELE SURESİ 22: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,
Allah’a ve elçisine sınır çizenlerin hakkı alçaltıcı azaptır;
5. Allah’a ve elçisine sınır çizenler1, kendilerinden öncekiler nasıl değersiz hale getirildilerse, öyle değersiz hale getirileceklerdir. Biz, birbirini açıklayan ayetler indirdik. Ayetleri görmezlikten gelenlerin (kafirlerin) hakkı alçaltıcı bir azaptır. 6. Onların hepsini dirilteceği gün, kendileri unutmuş olsalar bile, Allah dünyada neler yaptıklarını onlara bildirecektir. Allah onların hesaplarını tam olarak bilir. Allah her şeye şahittir.
(1).Allah’ın ve Elçisinin her konuda söz sahibi olamayacağını söyleyen..
———————————————————————————————————————————————
Allah, her şeyi bilir, Üç kişi gizlice konuşsa dördüncüsü O’dur;
7. Allah’ın, göklerde ve yerde olan her şeyi bildiğini hiç görmedin mi? Üç kişi gizlice konuşsa dördüncüsü O’dur. Beş kişi gizlice konuşsa altıncısı O’dur. Bundan daha az ya da daha çok olsalar, her nerede bulunsalar, Allah onlarla birliktedir. Sonra yaptıkları her şeyi (mezardan) kalkış günü onlara bildirecektir. Allah, her şeyi bilir.
———————————————————————————————————————————————
İyilik ve takvada gizli konuşma yapabilirsiniz;
9. Ey inanıp güvenenler! Sakın günah, düşmanlık, elçiye karşı gelme konularında aranızda gizli konuşma yapmayın. Ama iyilik ve takva (kendinizi koruma) konusunda yapabilirsiniz. Bir gün topluca huzuruna çıkarılacağınız Allah’tan çekinerek kendinizi koruyun.
10. (Günah, düşmanlık ve elçiye karşı gelmek için yapılan) gizli konuşma şeytan işidir. O, bunu, inanıp güvenenleri üzmek için yapar. Oysa Allah’ın onayı olmadan onlara hiç bir kötülük yapamaz. İnanıp güvenenler sadece Allah’a dayansınlar.
———————————————————————————————————————————————
Toplantılarda “Kalkın!” denince kalkın ki Allah derecelerinizi artırsın;
11. Ey inanıp güvenenler! Size toplantılarda “Yer açın!” denince yer açın ki Allah da size yer açsın. “Kalkın!” denince de kalkın ki Allah, içinizden inanıp güvenenler ile kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızın iç yüzünü bilir.
12. Ey inanıp güvenenler! Elçiyle özel görüşme yapacağınız zaman, bu görüşmeden önce sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlıdır ve daha temizdir. Verecek bir şey bulamazsanız Allah bağışlar, ikramda bulunur. 13. Yapacağınız özel görüşmeden önce sadakalar vermeniz sizi rahatsız mı etti? Madem vermediniz; Allah da bu konudaki tevbenizi kabul etti; öyleyse namazı tam kılın, zekatı verin, Allah’a ve elçisine boyun eğin. Allah, yaptıklarınızın iç yüzünü bilir.
———————————————————————————————————————————————–
Allah’a ve elçisine sınır çizenler, cehennemde ölümsüz kalacaklar;
14. Sen, Allah’ın gazabına uğrayan bir toplulukla iş birliği yapanları görmüyor musun? Bunlar, ne sizdendir ne de onlardan. Bunlar, bile bile yeminlerini yalanlarına alet ederler. 15. Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır. Onlar, gerçekten ne kötü işler yapıyorlar! 16. Onlar, yeminlerini kalkan olarak kullandılar da Allah’ın yolundan saptılar. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır. 17. Onların malları da çocukları da Allah’tan gelecek olana karşı bir fayda sağlamaz. Onlar cehennem ahalisidir. Orada ölümsüz olacaklardır.
18. Allah onları, kabirlerinden kaldırdığı gün, ellerinde bir şey kaldığını sanarak size ettikleri yemin gibi Allah’a da yemin edeceklerdir. Dikkatli olun, onlar yalancı kimselerdir. 19. Şeytan, onları etkisi altına almış ve Allah’ın Zikrini (Kitabını) unutturmuştur. Onlar, şeytandan yanadırlar. Dikkatli olun; umduğunu bulamayacaklar şeytandan yana olanlardır.
20. Allah’a ve elçisine sınır çizenler var ya; işte onlar iyice alçalacak olanlardandır. 21. Allah şöyle yazmıştır: “Ben, elçilerimle mutlaka galip gelirim.” Çünkü Allah güçlüdür, her işin üstesinden gelir.
———————————————————————————————————————————————-
İman esasları: Allah’a ve Ahiret Gününe inanıp güvenenlerin yeri cennettir;
22. Allah’a ve Ahiret Gününe inanıp güvenen bir topluluğun, Allah’a ve elçisine sınır koyanlarla karşılıklı sevgi bağı içinde olduklarını göremezsin. Onlar (sınır koyanlar), bunların (müminlerin) babaları, oğulları, kardeşleri veya içinde yaşadığı toplum da olsalar (bu durum) değişmez. Allah’ın kalplerine imanı yerleştirdiği, kendinden bir ruh (bir bilgi) ile desteklediği ve içinden ırmaklar akan bahçelere, hiç ölmemek üzere koyacağı kimseler onlardır. Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razıdır. Onlar, Allah’tan yanadırlar. Dikkatli olun; umduklarına kavuşanlar Allah’tan yana olanlardır.
———————————————————————————————————————————————-
59. HAŞR SURESİ (Diriltme, toplanma/24): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,
Allah’ın nitelikleri;
1.Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah’a boyun eğer. Üstün olan ve doğru kararlar veren O’dur.
——————————————————————————————————————————————–
Kafirlerin yurtlarından sürgün edilmeleri;
2. Ehl-i Kitaptan1 ayetleri görmezlikten gelenleri(kafirleri), ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur2. Siz, çıkacaklarını sanmıyordunuz; onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sanıyorlardı. Allah, kalplerine korku salarak onlara beklemedikleri yerden geldi3. Evlerini kendi elleriyle ve müminlerin elleriyle yıkıyorlardı4. Ey ileri görüşlüler; bundan ders alın.
3. Allah, sürgünü yazmasaydı5, dünyada onlara başka şekilde azap ederdi. Onlara Ahirette ateş azabı da vardır. 4. Bunun sebebi, Allah’ın ve Elçisinin karşısında yer almalarıdır. Kim Allah’ın karşısında yer alırsa, Allah’ın ona vereceği ceza pek ağır olur..
Açıklamalar 1;
(1). Kitaplarında uzman olan kişiler. (2). Allah’ın onayı olmadan hiç bir şey meydana gelmez.
(3). Allah, kişi ile kalbinin arasına girer. (4). Geri dönme umutlarını yitirdikleri için böyle yapıyorlardı.
(5). Bu, Allah’ın eskiden beri uyguladığı kanunudur. Kim Allah ve elçisi ile savaşırsa kaybetmeye mahkumdur.
———————————————————————————————————————————————–
Feylerin taksimi;
5. Onlara ait bir hurma ağacını kesmeniz veya kökleri üzerinde dikili bırakmanız1, Allah’ın onayı ile olmuştur. Bu, yoldan çıkanları cezalandırmak içindir.
6. Ey inanıp güvenenler! Allah’ın elçisine fey2 olarak verdiği şeyler için siz, ne at ne de deve koşturdunuz Ama Allah, elçilerini, tercih ettiği kimselere üstün kılar. Allah, her şeye ölçü koyar.
7. Allah’ın, o kentlerin halkından alıp Elçisine fey olarak verdiği şeyler; Allah için, elçisi ve yakınları için, yetimler, çaresizler ve yolcular içindir. Böylece onlar, içinizden zenginler arasında dolaşan bir servet haline gelmez. Elçi size ne verirse onu alın ve sizi neden men ederse ondan geri durun. Allah’tan çekinerek korunun; Allah’ın cezası pek ağır olur. 8. O mallar, özellikle Allah’ın ikramını ve rızasını elde etme, bir de Allah’a3 ve Elçisine yardım etme arzusu taşıdıklarından dolayı, yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan muhacirler (göçmenler) içindir. Özü sözü doğru olanlar işte onlardır.
9. Onlardan önce Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olanlar (ensar), kendilerine sığınanları severler; onlara verilen bu (feyden) mallardan dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Ellerinde bir şey olmasa bile onları kendilerine tercih ederler. İçlerinde olan kıskançlıklardan korunanlar umduklarına kavuşacak olanlardır.
10. Sonradan gelecek olanlar şöyle derler: “Sahibimiz (Rabbimiz)! Bizi ve bizden önce inanıp güvenmiş olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı bir kin oluşturma; Rabbimiz! Şüphesiz Sen çok şefkatlisin ve ikramın boldur”.
Açıklamalar 1;
(1). Normal şartlar altında, ağaçları kesmek, sınırları aşmak olur. Ancak savaş şartlarında, savaşın gereklilikleri Allah’ın emir ve yasakları çerçevesinde yapılır. (2). Fey, düşmanın, savaşmadan çekildiği yerlerden ele geçen ganimetlerdir. (3). Allah’a yardım, Allah’ın dinine yardımdır.
———————————————————————————————————————————————–
Münafıklar ve Kafirler;
11. Münafıklık (iki yüzlülük) edenleri hiç görmedin mi; Ehl-i Kitaptan ayetleri görmezden gelen kardeşlerine şöyle diyorlar: “Buradan siz çıkarılırsanız biz de sizinle çıkarız; sizin karşınızda yer alan kimseye boyun eğmeyiz. Sizinle çatışmaya girilirse kesinlikle yanınızda oluruz.” Allah şahittir ki onlar yalancı kimselerdir. 12. Onlar çıkarılsalar, bunlar onlarla beraber çıkmazlar. Onlarla çatışmaya girilse yanlarında yer almazlar. Yanlarında yer alsalar geri dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine de kimse yardım etmez. 13. Sizden duydukları korku, Allah korkusundan daha güçlü bir şekilde içlerini titretmektedir. Çünkü onlar, anlayışsız bir topluluktur.
14. Onlar, surla çevrili yerlerde veya duvarların arkasında olmadıkça size karşı toplu halde çatışmaya girmezler. Kendi aralarında şiddetli çekişme içindedirler. Onları birlikte sanırsın ama gönülleri farklı farklıdır. Bu, akıllarını kullanmayan bir topluluk olmalarından dolayıdır. 15. Bunların davranışı, kendilerinden kısa bir süre önce yaptıklarının cezasını tadanların davranışı gibidir. Bunların da hak ettiği acıklı bir azaptır.
16. Bunlar şeytan gibidirler; şeytan insana: “Görmezlikten gel (kafir ol)” der, o da görmezlikten gelirse, (şeytan) bu kez şöyle demeye başlar: “Benim seninle ilgim olmaz; ben varlıkların Sahibi olan Allah’tan korkarım.” 17. İkisinin de varacağı son yer cehennemdir; orada ölümsüz olacaklardır. Yanlış yapanların cezası işte budur.
——————————————————————————————————————————————–
Müminlere hitap;
18. Ey inanıp güvenenler (müminler)! Allah’tan çekinerek kendinizi koruyun. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın; Allah’tan çekinerek kendinizi koruyun çünkü Allah yaptıklarınızın iç yüzünü bilir.
19. Allah’ı unutanlar gibi olmayın. Allah böylelerine kendilerini unutturur1. Onlar yoldan çıkmış kimselerdir. 20. Ateş ahalisi ile cennet ahalisi bir değildir. Cennet ahalisinin tamamı başarılı olmuş kimselerdir.
Açıklamalar 1;
(1). Allah’ı unutanlara vücut öyle tepkiler verir ki o tepkileri örtmek için sürekli kendilerinden kaçar ve yaptıkları yanlışları artırırlar (6/125)
——————————————————————————————————————————————
Kur’an’ın gücü;
21. Bu Kur’ân’ı bir dağa indirseydik Allah korkusundan baş eğip parça parça olduğunu görürdün. Bunlar insanlar için oluşturduğumuz örneklerdir; belki düşünürler.
——————————————————————————————————————————————-
Allah’ın nitelikleri:
22. O, Allah’tır; kendinden başka ilah olmayan, görülmeyeni de görüleni de bilendir. İyiliği sonsuz, ikramı bol olan O’dur.
23. O, Allah’tır; kendinden başka ilah olmayan, bütün yetkiyi elinde tutan, yaptığını tertemiz yapan, esenlik ve güvenlik veren, güven veren, görüp gözeten, her şeyden üstün olan, buyruğunu her şeye geçiren, büyüklenmeyi hak edendir. Allah, onların ortak saydıklarından uzaktır.
24. O, Allah’tır; yaratandır. Yarattığını farklı farklı yaratan ve şekil verendir. En güzel isimler (sıfatlar) O’nundur. Göklerde ve yerde her şey, O’na boyun eğer. O üstündür, doğru kararlar verir.
————————————————————————————————————————————————–