14. İBRAHİM SURESİ (52): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
Kur’an; insanları aydınlığa çıkarsın diye indirilmiştir;
1. Elif-Lâm-Râ!1 Bu, insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarman için indirdiğimiz bir kitaptır. Daima üstün olan ve her şeyi mükemmel yapanın yoluna…
Açıklamalar 1;
(1) Bu harflere huruf-u mukattaa (birbiri ile bağlantısı kesilmiş harfler) denir. Bunların Nebîmize sorulmamış olması, bilinen bir anlamının olduğunu gösterir. Yoksa müşrikler bunu dillerine dolar, Nebîmizi sürekli rahatsız ederlerdi. Bununla ilgili sorular, İslam’ın Arap yarımadası dışına yayılmasından sonra başlamıştır. Bu harflerle başlayan 29 sureden 25 inde Kur’an’a, 4 ünde de önemli bir konuya vurgu yapılıyor olmasından onların dikkatleri toplama görevi yaptığı anlaşılır.
——————————————————————————————————————————————–
Kafirlerin nitelikleri;
2. …Çetin bir azaptan dolayı kafirlerin vay haline! 3. Onlar, dünya hayatını Âhirete tercih eden, Allah’ın yolundan engelleyen ve o yolda kolayca anlaşılamayacak bir çarpıklık olmasını isteyen kimselerdir. Onlar derin bir sapkınlık içindedirler.
——————————————————————————————————————————————
Kitabın, her resule kendi halkının dili ile gönderilmesi;
4. Biz, her resulü (kitabı)1 ancak kendi halkının dili ile gönderdik ki (ayetleri) açık açık anlatsın. Bundan sonra Allah, (sapıklığı) tercih edeni sapık sayar, (doğru yolu=hidayeti) tercih edeni de yoluna kabul eder. O, daima üstün ve bütün kararları doğru olandır.
Açıklamalar 1
(1) Resul, “birine gönderilen söz” anlamına geldiği gibi “o sözü iletmek için gönderilen elçi” anlamına da gelir. Allah’ın elçilerinin görevi, onun sözlerini insanlara ulaştırmaktır. Bu sebeple Kur’an’da geçen Allah’ın resulü ifadelerinde asıl vurgu ayetleredir. Hz. Muhammed öldüğü için bizim muhatabımız olan resul, sadece Kur’an’dır (3/144). (5/67, 16/35).
Açıklamalar 2;
“Resul” ve mahiyeti (14/4): Nebi (elçi), aynı zamanda resul olarak görev yapmışlardır. Nebîlik makam, resullük görevdir. Resul, “birine gönderilen söz” anlamına geldiği gibi o sözü iletmek için gönderilen elçi anlamına da gelir. Elçinin (resulün) görevi, O’nun sözlerini insanlara ulaştırmaktır. Ancak, Kur’an’da geçen Allah’ın Resulü sözlerinde asıl vurgu ayetleredir.
Resul, nebinin Allah’tan aldığı vahyi insanlara tebliğ ettiği zaman ki ünvanıdır. Bir bilgiyi iletmek için gönderilen elçiye resul dendiği gibi onunla gönderilen bilgiye de resul denir. Resul gelen vahyi; içine bir şey katmadan ve ondan bir şey çıkarmadan olduğu gibi insanlara okuyup tebliğ edendir. Gönderilen söz, sözü götürenden daha önemlidir. Elçi ölümlü, Kitap kalıcıdır.
Uhud savaşında nebimizin öldüğüne dair haberlerin yayılması üzerine şu âyet inmişti: “Muhammed sadece elçidir. Ondan önce de elçiler geldi. O ölse veya öldürülse, gerisin geri mi döneceksiniz?” (3/144). Allah’ın son resulü öldüğü için ve bir daha nebi gelmeyeceğinden, Kur’an, elimizde olduğundan artık bizim için nebi olan Resul Kur’an’dır.
Hz. Muhammed;1) Doğumundan ölümüne kadar Allah’ın kulu ve Abdullah’ın oğludur, 2) 40 yaşında nebilik görevi verildikten itibaren a) Ölüm anına kadar hem kul hem nebi, b) 40 yaşından ölümüne kadar kul ve nebilik vasfı yanında sadece Kur’an’ı tebliğ ettiği zamanlarda resullük görevi yapmıştır. Kur’an’da ‘nebiye itaat edin’ diye emir yoktur. ‘Allah’a ve Resulüne itaat edin’ diye emirler vardır. Kur’an’a tabi olan Resule tabi olmuş olur. Kur’an Resulün hadisleridir.
Hz. Muhammed, Allah’ın Elçisi olarak getirdiği Kur’an’da; müminlere örnek olmakla görevli olduğuna (Ahzab 33/21) ve bu görevin önemine dair hükümler yer almaktadır: “Resullere apaçık tebliğden başka ne düşer?” (Nahl 16/35),
“Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, bunu yapmazsan onun resullüğünü yapmamış olursun” Maide 5/67.
*Hidayet (14/4):
Hidayet, doğru yola girme ve o yolu kabul etme anlamındadır. Hidayet; Allah’ın, kitap ve peygamberleri vasıtasıyla insanlara doğru yolu göstermesi ve onları bu yola ulaştırmasıdır. Hidayet, Allah’ın ikramıdır. Bu ikram doğru yola gelmek isteyenlere olur. Allah, kimseyi yoldan çıkarmaz. Yoldan çıkan, insanın kendisidir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini düzeltir” (64/11). Allah’ın hidayeti dört çeşittir:
1.Herkese varlığını ve birliğini, defalarca göstermesidir. Bu sebeple her insanı şirkten sorumlu tutarak şöyle der: “Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bunun dışında olanı dilediği kimse için bağışlar.” Nisa 4/48,
2.İnsana iyiyi kötüden ayırma kabiliyeti vermesidir. “Sahibimiz her şeye şeklini veren, sonra yol gösterendir. 20/50
Ayetler sırf Kur’an’da olanlar değildir; çevrede ve insanın içinde olanları da vardır. Allah şöyle buyuruyor: “Doğruları arayanlar için yeryüzünde ayetler vardır, kendinizde de vardır; görmez misiniz?”(51/20-21)
3.Elçileri aracılığı ile yol göstermesidir. “O elçileri, bizim emrimizle yol gösteren önderler yaptık” (Enbiya 21/73)
4. Allah’ın bir ikramı olarak hidayet vermesidir. Bu da yola gelmek isteyenlere olur: “İman eden ve iyi işler yapanlara Rableri, imanları sebebiyle doğru yolu gösterir” (Yunus 10/9).
——————————————————————————————————————————————-
Hz. Musa’nın Firavun’a gönderilmesi;
5. Musa’yı ayetlerimizle (mucizelerimizle) göndermiş, “Halkını karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onları Allah’ın (toplumlara ödül veya ceza verdiği) günleri hakkında bilgilendir!” demiştik. Şüphesiz bunlarda, her durumda sabreden (duruşunu bozmayan) ve daima şükreden (görevlerini yerine getiren) herkes için ayetler (göstergeler) vardır.
6. Bir gün Musa halkına şöyle demişti: “Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani sizi Firavun hanedanından kurtarmıştı. Onlar size kötü bir azap vermek istiyor, oğullarınızı boğazlıyor, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. O işin içinde, Rabbinizin sizi yıpratan büyük bir imtihanı vardı (2/49, 28/4, 40/25).
7. Bir gün de Rabbiniz şunu bildirmişti: “Görevlerinizi yerine getirirseniz size olan ikramımı kesinlikle artırırım. Ama eğer kâfirlik ederseniz azabım elbette çetin olur1.”
8. Musa dedi ki: “Siz ve yeryüzündeki herkes kâfirlik etse (ayetleri görmezlikte dirense) bile (bilin ki) Allah’ın kimseye ihtiyacı yoktur, o ne yaparsa mükemmel yapar”.
Açıklamalar 1;
(1) “Kim bir iyilikle gelirse ona on katı verilir. Kim de kötülükle gelirse sadece bir katı ile cezalandırılır. Onlara haksızlık yapılmaz.” (6/160)
Açıklamalar 2;
Allah’a şükretmek (14/7): Şükür; yapılan iyiliğin kadir ve kıymetini bilip makbule geçtiğini dile getirmek, iyilik edeni övmek, nankör olmamaktır. Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir. Mihnete şükretmeyen, nimete şükretmez.
Kul, Allah’ın lütuf ve nimetlerini dile getirir ve O’nu överse şükretmiş olur. Bu da nimeti bilme, elde edilen nimetten dolayı sevinç duyma, nimete karşılık yapılması gerekeni dil, beden ve kalp ile yerine getirmekle olur. Ancak esas şükür, verilen nimetleri yerli yerinde kullanmaktır.
Bir organın şükrü onu iyi ve güzel şeylerde kullanmak, günaha götürücü şeylerden uzak tutmakla olur. Şükür nimetin artmasına vesile olur. Bir kimsenin yaptığı iyiliğe karşı teşekkür etmek ahlaki bir görevdir. İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a da şükretmemiş olur. Şunu iyi bilin ki ilmin şükrü ameldir, amelin şükrü ise ilimdir.
Artık beni sürekli hatırlayın ki bende sizi hatırlayayım. Bana teşekkür edin; nankörlük etmeyin 2/152.
Allah’a inanıp güvenenler! Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerin temiz olanlarından yiyin ve Allah’a teşekkür edin. Tabii eğer kulluğu yalnız ona yapıyorsanız. 2/172
Eğer teşekkür eder ve inanırsanız, Allah size niçin azap etsin? Allah teşekkürünüze karşılık verir ve her şeyi bilir. 4/147
Sizi yeryüzüne yerleştirdik. Orada sizin için geçim vasıtaları oluşturduk. Ne kadar da az teşekkür ediyorsunuz. 7/10
De ki “Sizi var eden; sizin için dinlemeyi, görmeyi ve gönülleri oluşturan O’dur. Ne kadar az teşekkür ediyorsunuz!” 67/23
Hz. Ömer’den bir söz; Şükürle sabır birer binek hayvanı olsalardı, hangisine daha önce bineceğimi kestiremezdim.
——————————————————————————————————————————————
Geçmiş ümmetlerin haberleri;
9. Sizden öncekilerden Nuh halkının, Ad ve Semud’un ve onlardan sonrakilerin haberi size gelmedi mi? Onların halini Allah’tan başkası bilmez. Elçileri onlara açık belgelerle gelmişlerdi ama onlar, elçilerin sözlerini ağızlarına tıkayarak şöyle demişlerdi: “Sizinle gönderilen mesajı tanımıyoruz. Davet ettiğiniz şeyden dolayı gerçekten bizi ikilemde bırakan bir şüphe içindeyiz.”
13. Kâfirlik edenler (ayetleri görmezlikte direnenler), elçilerine şunu söylediler: “Ya bizim dini yaşama biçimimize dönersiniz ya da sizi kesinlikle yurdumuzdan çıkarırız.” Allah da elçilerine şöyle vahyetti: “Yanlış yapan o kimseleri kesinlikle yok edeceğiz. 14. Onların ardından o topraklara kesinlikle sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir.”
—————————————————————————————————————————————
Müminlerin nitelikleri: Namaz kılma ve Hayra harcama;
31. İnanıp güvenen kullarıma de ki, namazlarını düzgün ve sürekli kılsınlar. Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli-açık infak etsin (hayra harcasınlar)1. Bunu, alışverişin ve dostluğun olmayacağı bir gün gelmeden önce yapsınlar.
(1)Ayette gizli ve açık olarak buyrulduğundan bu harcamalar kendi ihtiyaçlarını gidermek için değil, sadaka ve zekat kapsamında yapılan harcamalardır.
—————————————————————————————————————————————-
Allah’ın nitelikleri, güneş ve ayın hizmete verilmesi;
32. Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten su indirip size rızık olsun diye onunla yerden ürünler çıkaran, koyduğu kanuna göre denizde yüzüp gitmesi için gemileri hizmetinize verendir. Irmakları da hizmetinize vermiştir. 33. Yörüngelerinde akıp giden güneşi ve ayı hizmetinize vermiştir. Geceyi ve gündüzü de hizmetinize vermiştir. 34. Size isteyebileceğiniz her şeyden vermiştir. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız bitiremezsiniz. İnsan gerçekten yanlışı çok yapar, çok nankördür.
——————————————————————————————————————————————-
Hz. İbrahim’in duası;
35. Bir gün İbrahim şöyle dedi: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl. Beni ve evladımı putlara tapmaktan uzak eyle! 36. Rabbim! O putlar insanların birçoğunu yoldan çıkardılar1. Bana uyan bendendir. Bana karşı çıkan olursa şüphesiz sen çok bağışlayan, ikramı bol olansın. 37. Rabbimiz! Ben soyumdan bir kısmını senin dokunulmazlığı olan Beytinin2 yanında, çorak bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz bunu namazı düzgün ve sürekli kılsınlar diye yaptım. İnsanlardan kiminin gönlünü onlara meyledecek hale getir. Bir de onları birtakım ürünlerle rızıklandır, belki görevlerini yerine getirirler. 38. Rabbimiz! Biz neyi gizlesek ve neyi açığa vursak sen bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz. 39. Her şeyi mükemmel yapmak3, yaşlı olmama rağmen bana İsmail ile İshak’ı lütfeden Allah’a özgüdür. Rabbim duaları elbette işitir. 40. Rabbim! Beni namazı düzgün ve sürekli kılanlardan eyle, soyumdan gelenleri de. Rabbimiz, duamı kabul eyle! 41. Rabbimiz! Hesap görüleceği gün beni, anamı, babamı ve sana güvenen herkesi bağışla.”
Açıklamalar 1;
(1) Kur’an’da, müşriklerin meleklere dişi isimler verdiği ve onları Allah’ın kızları diye nitelendirip aracı koyarak taptıkları bildirilmektedir (4/117, 53/19-21).
(2) Beyt, içinde gece kalınabilecek yerdir. Nuh Tufanı ile birlikte yıkılmasından sonra Mekke’de böyle bir bina kalmamıştı. Hz. İbrahim Kabe’nin temellerini Hz. İsmail’in belli bir yaşa gelmesinden sonra onunla birlikte yükseltmiştir (2/127).
(3) “Hamd”, birini kendi yaptığı şeyden dolayı övmektir. “Şükür” ise kendine iyilik yapanı övmek veya yapılan iyiliğe iyilikle karşılık vermektir. Yaptığı her şeyi mükemmel yapan sadece Allah’tır.
Açıklamalar 2;
Hz. İbrahim’in hanımı Sare, Hacer isimli câriyesini Hz. İbrahim’e verdi. Hz. İbrahim (a.s.)in ondan oğlu İsmail oldu. Hz. İbrahim onları Mekke’ye götürdü. Kâbe yakınında susuz, çorak, kayalık bir yere iskân etti. Allah, Hz. İbrahim’in duasını kabul etti. Orada zemzem diye anılan su fışkırdı. Hz. İbrahim (a.s), İsmail doğduğu zaman 99, İshak doğduğunda da 112 yaşında idi.
——————————————————————————————————————————————
Allah, suçlulara hak edildiği kadar ceza verir;
42. Sakın Allah’ı, yanlışlar içinde olanların yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onlara gözlerin yuvalarından fırlayacağı bir güne kadar süre vermektedir. 43. O gün, başlarını dikmiş halde hızlıca koşarlar. Gözleri fal taşı gibi, içleri bomboş olur. 44. İnsanları, başlarına azabın geleceği günle ilgili olarak uyar. Yanlış yapmış kimseler şöyle derler: “Rabbimiz! Bize kısa bir süre ver de çağrına olumlu karşılık verelim ve elçilerine uyalım.” (Onlara denir ki:) “Daha önceden yemin etmemiş miydiniz, hani sizin sonunuz gelmeyecekti!
45. Kendilerini yanlışlar içine sokanların yerlerine yerleşmiştiniz. Onlara nasıl davrandığımız da sizin için ayan beyan ortaya çıkmıştı. Size nice örnekler de vermiştik.” 46. Onlar planlarını kurdular ama planları Allah’ın gözlemi altındadır. Kurdukları planlar isterse dağların yerinden oynaması için olsun.
47. Sakın Allah’ın, elçilerine verdiği sözden cayacağını sanma! Allah daima üstündür, hak edildiği kadar ceza verir. 48. (O ceza) Yerin farklı bir yere, göklerin de farklı göklere dönüştürüleceği, herkesin, tek ve her şeyi emri altına almış olan Allah’ın huzuruna çıkacağı gün verilecektir.
49. O gün, suçluları, zincirlere vurulmuş olarak göreceksin. 50. Elbiseleri katrandan olacak, yüzlerini de ateş bürüyecektir. 51. Bu, Allah’ın, herkese kazancının karşılığını vermesi içindir. Allah hesabı çabuk görür.
———————————————————————————————————————————————-
Kur’an, uyarılsınlar ve doğru bilgilerini kullansınlar diye insanlara indirilmiştir;
52. Bu Kur’an, insanlar için bir tebliğ (bildiri)’dir. Onunla uyarılsınlar, Allah’ın tek bir ilah olduğunu bilsinler ve sağlam duruşlu olanlar doğru bilgilerini kullansınlar (diye indirilmiştir).
——————————————————————————————————————————————–